Zira; Ahlakın olmadığı yerde zaten adalet olmaz. Ahlakın olmadığı yerde vicdan olmaz. Ahlakın olmadığı yerde merhamet olmaz. Ahlakın olmadığı yerde insan ölü doğar, insanlık fazla yaşama şansı bulamaz. Nitekim öyle de oluyor. İnsanlar Hak tanımıyor haddini bilmiyor hukuk işlevini yitiriyor adalet sağlanamıyor.
İnsana yaratılışta verilen haklar var sonradan kendisinin elde ettiği haklar var. İnsanoğlu bu ikisini bir birine karıştırıp Allahın kendisine verdiği hakkı bile kendi elde etmiş gibi böbürleniyor, farklı olanı da dışlayıp düşman ilan ediyor. Müslüman bir coğrafya da doğmuş olmak bir hak değil ilahi bir nimettir. İslamı anlayarak yaşamak nimetin hakkını vermektir, bunu gerçekleştiriyor olmak insanın elde edeceği Haktır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz elbet, herkes kendi hayatına baksın anlar.
Hakkın olmadığı yerde hukuktan da bahsedilemez. Hele ki insanlığın huzuru için diye çıkarılan bugün ki özellikle ceza hukukunda hakkın tarifinden ziyade suçun tarifine göre cezai müeyyide uygulanıyor. Böyle bir hukuk sisteminde adaleti sağlamak neredeyse hiç mümkün değil, olmuyor da. Bir de hafifletici nedenler buldun mu ülke suçlu cennetine dönüyor. Bu da ahlaki yozlaşmayı beraberinde getiriyor.
Hukukun işlemediği yerde hak da adalette aranmaz, arasan da bulamazsın. Ancak Ersan Şen gibi hukukçular ekranlarda bangır bangır bağırır sonra da gider para karşılığı suçluyu savunur, hatta bir de kurtarırlar. Bu da gösteriyor ki, hukuk haklının değil güçlünün yanında yer alıyor. Eh gücü elde etmek için de her yolu meşrulaştırırsanız yandı gülüm keten helva.
Gel gelelim dünya hukukunun hilkat garibesi İsrail zulmünü getirdiği noktaya. Küresel emperyalizmin tek başına hüküm sürdüğü günümüzde hiç kimse İsrail’in yaptığı zulümde hukuk aramıyor. Evet arkasında ABD var, evet arkasında başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın geleneksel sömürgeci devletleri var ama İsrail asıl gücünü buradan değil etrafındaki sözde Müslüman olan ülkelerin sessizliğinden alıyor. Zira ahlaken sinir uçları alınmış tepkisiz devletler ve onların çıkarları İsraili böyle pervasızlaştırıyor.
Evet, yıllarca bölge halklarını pembe demokrasi yalanıyla kandırdılar, bu doğru. Ama bölgenin din tüccaları da kendi çıkar ve menfaatleri uğruna İslam soslu kendi dinlerini pazarlayıp toplumları kullanışlı hale getirdiler. Hiç tepki gösterilmiyor değil elbette lakin hepsini bir araya getirmeye kalksanız her biri kendilerinin ki doğru İslam diye diğerini kabul etmeyecekler. Aynı Allah’a, aynı Peygambere inanan toplumların tefrikaya düşmesi küresel emperyalizmin işini daha da kolaylaştırıyor.
Türkiye açısından bakacak olursak buna da evet, devlet olarak, iktidar olarak Filistin’e destek veriliyor. Vatandaşlardan da önemli bir kesim bu zulmü lanetliyor. Fakat cemaat ve tarikatlardan kitlesel tepki gösteren yok. Zira onların ölen bebekler, kadınlar ve yaşlılar gibi bir derdi yok zahir. Oysa ki Allah Resulünün Medine Yahudileriyle ilk savaşı Müslüman bir kadının başörtüsüne bir Yahudi'nin el uzatmasıyla yaşanmıştı.
Bizim jenerasyon Amerikan’ın Marshall yardımı kapsamında getirilen kaput bezine serilmiş toprakla büyütüldü. Marshall planı çerçevesinde getirilen her yardım bizi biraz daha da batıya yaklaştırdı. 20. yüzyılda teknolojik yeniliklerle de tamamen batının kölesi haline döndük adeta. Kendi üretmediğimiz yenilikler bizi tüketmekten başka bir işe yarmadı. Teknolojinin içindeki sosyal medyanın kuralları ahlaki kurallarımızı da tamamen yok etti.
Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Paran kadar adam yerine konuluyorsunuz. Hatta neredeyse insanlar bir birlerine dolarla selam verecek hale geldi. Herkes her konunun uzmanı oldu, kimse yanlışı sorgulayıp doğruyu aramıyor. Bırakın aramayı karşılıklı konuşamıyorsunuz bile. Aile bağları pamuk ipliğiyle bağlı hale geldi. Yalan, amentü gibi dillere pelesenk olmuş, rahatlıkla söylenir hale geldi. Profesyonelce ne kadar yalan söylerseniz o kadar itibar görüyorsunuz.
Sokaklarımız Texas kovboylarının çatışma alanı gibi. Her gün bir yerler silahla taranıyor, her gün bir kadın cinayeti işleniyor. Her şey öyle sıradanlaştı ki sokak ortasında fuhuş bile normal görülmeye başlandı. Yapanların dindar ateist olması hiç fark etmiyor ayıpladığınız zaman linci yersiniz. Olay siyasi değilse ne iktidar ne muhalefet ilgilenmiyor bile. Basında üçüncü sayfa haberleri olarak yayınlanıyor o kadar.
Ahlaki yozlaşma toplumun akıl emniyetini, nesil emniyetini, mal emniyetini, can emniyetini ve din emniyetini tehdit ediyor. Hukuk çaresiz adliyeler işlevsiz hale geliyor. İktidarıyla muhalefetiyle bir an önce tedbir alınması gerekiyor. Yoksa yarınlarımızın hiç garantisi yok.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...