En son “Pandoranın Kutusu”na başladım, öylece kaldı. Zira sosyal medya bizim yazılı basının pabucunu dama attı gibi bir şey. Orada yazılan iki üç cümlelik zehir zemberek sözler toplumda itibar görüyor, oralardan beslenen zihinler kendilerini alleme sanıyor buradaki emeklerimizi ve doğru bilgilerimizi dikkate almıyor.
Varsın almasınlar da bizdeki vicdan da olup bitene sessiz kalamıyor, içimiz kanayarak yine kaleme sarılıyoruz. Biz tarihi sorumluluğumuzu yerine getirelim de varsın onlar bildiklerini okusun. Balık bilmezse Halık bilir, gün gelir halk da bilir. İş işten geçmezse tabi.
En son 6.11.2020 de yazmışım “Suçlu Aranıyor” diye. Aradan 5 yıl geçmiş değişen hiçbir şey olmamış, hala suçlu aramaya devam ediyoruz. Bu gidişle kısır döngü tartışmalarıyla da hiçbir zaman suçluyu bulamayacağız, göz göre göre nice canlarımız ya depremde, ya yangında ya da trafik kazalarında yok olup gidecek. Her gün bekliyor olacağız bize sıra ne zaman gelecek.
Bolu/Kartalkaya otel yangınını 4-5 gündür ekranlar da tartışıyorlar. Herkes birbirini suçluyor, ne hikmetse suçlu ya da suçlular bir türlü bulunamıyor. Hepsinde olduğu gibi elbette bunda da fatura birilerine kesilecek, olay kapanıp gidecek, ölen öldüğüyle kalacak. Her şeyde olduğu gibi bu da unutulacak, yangında giden canlar da unutulacak. Hiçbir şey olmamış gibi aynı hatalar devam edecek.
Bazen ben de mi bir terslik var diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü her acı olayların ardından ekranlar da kelli felli, akademisyeni, siyasisi gazetecisi tartışıyorlar, herkes kendi safından karşı tarafı topa tutuyor her görüş kendi tabanını avutuyor suçlular da bir türlü bulunamıyor. Bendeniz ise ahlakın olmadığı yerde hiçbir görüşün çözüm olmadığını iddia ediyorum.
Bazen nasılsın diye soranlara iyi ölmeye çalışıyorum diyorum. Ölüm istenir mi diye karşı çıkıyorlar. Bilimi, teknolojiyi geçtim Türkiye gibi hayatın akışına ters yaşam tarzını benimsemiş ülkede kimin nerede ne zaman nasıl öleceğini kestirmek mümkün değil. Hangisi tahmin edebilirdi ki yarıyıl tatilini kayak merkezinde eğlenerek geçirmeye geldiği otelde yanarak can vereceğini? En zor ölüm yanarak ve boğularak gerçekleşen ölümler. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın.
Üstelik asgari ücretin 22 bin, emekli maaşının 15 bin lira olduğu ülkede insanlar canlarını 22 bin liraya teslim ederler miydi? Ahlaki yozlaşma da tam burada işte. Para insanı bozmaya devam ettikçe hiç kimse bu tür olayların önüne geçemeyecek, hiç kimse de para uğruna suç işlemekten geri durmayacak. Hanımlar, beyler para sadece ticari alanlarda insanı bozmuyor hayatın her alanında başı bozukluk aldı başını gidiyor.
Pandemiden bu tarafa ekonomik kriz hala kontrol altına alınabilmiş değil. İktidarın ahlaki zeminde düşünüp üretmediği tüm çözümler başka sorunları da beraberinde getiriyor. Kiralar, işsizlik ev-araba alma günlerdir tartışıldı lakin elle tutulur bir şey yok. Sanırım vatandaşlar da kendilerince bir çözüm bulup susup oturuyorlar. Gibi görünüyor olsa da belki de bu başka sosyal patlamalara gebe olabilir.
Kimse kusura bakmasın da bu ülkede bir kişi adam gibi çalışıyor on kişi de adam gibi tüketiyor. Devletimiz de sorunu insan kaynaklarında görüyor olacak ki çok çocuk yapılması için teşvikler veriyor. Asıl yangın, gerçek depremler aileler de yaşanıyor. Nesli çoğaltmanız neye yarar ki? Teşvik almak için bol çocuk yapan çıkar mı bilinmez ama aile kurumunu temelden sarsacak kararların hiç kimseye faydası yok.
Bence siz eğitimdeki yanlışlara yatırım yapın kaliteli insan yetişsin topluma. İleri de başka yangınları ateşleyecek nesil yetiştirmek kime yarar? Belki bir kaçını ülkeyi savunması için asker yaparsınız, ya gerisi? Üniversitelere doldurup boşalttığınız gençleri nereye koyacağız? Bir çoğu işsiz aşsız dolaşırken üniversite de beyinlerini neyle yıkıyorlarsa artık aileden toplumdan uzak kendi başına buyruk tipler olarak karşımıza çıkıyor.
Önce liselerden başlayarak üniversitelere bir el atın. Ailesine, ülkesine vatanına sadık idealist, üretken gençler yetiştirin sonra iş alanları tahsis edin. Ahlaki toplumu inşa edin ki verdiğiniz teşvikler işe yarasın. Gönlü hoş cebi boş nesiller toplumu inşa edemez ancak başka yangınlara meşale olur. Bizden söylemesi...
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...