Zamanın , izafiyetini taşıyorum göğsümün çeperinde. Ve Soğuk iklimler , kavuran yanılgılar ve aldatan hileler. Ben ki bu tarihin çocuğuyum ve ben ki cihanın alınan en zor nefesi.
Ve her şey kavrulur içerimde birer birer. Ancak bir nevruzun gözleri gibi . Kayalıklardan yontulanarak eğrilen zihnimine ''Kalemin ile Yaratacağın Dünyanın Tanrısı Sen Olursun'' diyordu bir şair.. Zira'' Dünyanın en zor şeyi yeni bir Dünya Yaratmaktı'' . işte gör ve bir daha gör ki ; cinnetimin cinnilerini öldürmenin vakti,.
Dedim ki ona; peki ya ölürse hepsi, ve kalırsa ellerimde kanlı gömleklerinin tenlerine değen gözlerinde ki yaşamanın sevinci..? Ve ulu mabetlerinde ki kıblegahlarının asarına vurulacak olan matemi..?
Nasıl taşınır bu yük ve nasıl üfelenir ellerimde yazdıklarım ve kurduklarım ile eriyen kalemin ruhunda ki enfusi devrimleri..
Ya tükenir. ya ölürse diyorum... yaratmak için bir dünya.... kalır mı artık ellerimde bir nedenim..?? Zira ''Tükenir ve ölürse ve ellerimle ellerimde Bu dünyanın Tanrısı ben nasıl olabilirim''
Ve sonra, Yakışır mı hiç tanrılara ölümler. Haşa ve anti parantez. Parantez de olamaz mı ..? belki de bir tırnak arası belki bunlarda karmaşıktır. Ve belki dilimlenmiş saatler ve dilimlenmiş bir zamanın izafiyetinin fanusu içinde yaşanan akıl ve yaratılan '' Bir son Nefes''
Biliyorum kiminize göre futursuz ve hadsiz olduğum çoğalıyor bir kasırga gibi zihinlerinize. Anlayın..! anlamlandırın ki dehlizlerinde bir çıkışı ve labirentlerinde tükenecektir bir gün üzerlerimize üşüşen pervasız gücü.. Ki bir düşünün şu '' Yaratılan Hayatın '' ömrü bile düşüyorken takvim yapraklarının arasından..
Yani diyorum Ki...! Öldüren ben olmaz mıyım kendi ellerimle '' kalemim ile yaratacağım Dünyanın Tanrısını .
Ve şimdi yumuşuyor cümlelerim, yorgun ve eksiltili. Devriklerin evine sığınıyor. Ve ellerinde kalanlar ile ve bir yudum nefes ile.
Ve çok anlamsız , neden mi..! periler biraz ıraktan ve nazlanarak üflüyorlar yüreklerindeki renkleri. Onun içindir ki gayretin şifasından istemsizce soluk borularıma bir nehir gibi safranı yudumluyor beynimin 105 nolu odacığında yatan epileptiğin son cümleleri .
'' Ya olmasa ölümün Bir Güzelliği ''diyor. Ölenler, yeniden neden diriltilirdi..? derin bir iç çekişinde gizlenen sadece bir felsefenin ansiklopedik sözlüğünden çıkıyor gibi devam ediyordu beynimin 105 nolu odacığında yatan epileptiiğin son cümleleri. 'Ve şöyle devam ediyordu, " Belkide Yaratılan Herşey, Yaratılanın Ta kendisiydi"
O kadar yanılgılı ve hastalıklı geldi ki bu cümle yığının şizofrenik kimyasında yatan ruh... Cesedine yapışan kokuyu , intihalin doğumundan evvel mananın marifetine bıraktım. Hayır tabi ki,uyumuyor...Uyanıktım.
Zira zihnimin damarcıkları arasında gezinen o seyyaha aşıktım.
Ve şimdi size neyimi anlatıyorum , doğru fırsatı bulunca kelimlerimle çokça oluyorum geveze . Hiç yakıştı mı..deme sakın.
Zira ; sen değilmiydin , Kalemin ile Yaratacağın Dünyanın Tanrısı Sen Olursun "Diyen.. Şimdi bende sana soruyorum ve bu gevezeliği burda bitiriyorum.
-Kalemim İle Yaratacağım Dünyanın Tanrısı Ya Beni Öldürürse-.
Erkam Yıldırım..( Siruni)
Sosyolog/ Yazar.