Her ne kadar Atatürk, “köylü milletin efendisidir” dese de yeni sistemle oluşan elit tabaka köylüye efendi değil köle muamelesi yaptığı birçok tarihçi tarafından belgeleriyle dile getirildi.
Kurtuluş savaşından yeni çıkmış Osmanlı bakiyesi topraklarda doğu da aşiretler, batı da seçkin elitler ki bunların çoğunluğunu azınlıklar dediğimiz kesim oluştururken gençlerini bu savaşta şehit vermiş Anadolu'nun beli bükük insanı kendini toparlamaya çalışmış, en azından elde kalan değerleri korumak istemiş.
Lakin bunda çokta muvaffak olamamış. Zira, yeni sistemin oluşturduğu şehirlerdeki lüks ve rahat yaşam koşulları köylerdeki genç nüfusun cazibesini celp etmiş, şehirlere doğru göçe sebep olmuş. Bir anlam da köylerin boşalmasını sağlamış. Bu göçler de şehirlerde sınıfsal toplumu oluşturdu. Lüks semtlerin biraz uzağında varoşlar icat edildi. Özel statüye sahip elit tabakanın öngördüğü işleri yerine getirecek statüye sahip sınıfın tanımıydı gecekondular.
Sakın bu cümleleri duyduktan sonra beni sosyalist enternasyonal komünist sanmayın. Komşusu açken tok yatan bizden değil diyen, işçinizin sırtında teri kurumadan hakkını verin diyen peygamberin ümmeti olmaktan şeref duyarım. Ben sadece tarihin yaşanmışlıklarına ışık tutuyorum. Zira ben de köyden şehre göçen bir babanın evladıyım. Her ne kadar onlarla birlikte ikinci, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görerek bugünlere gelsek de alın terimizle elde ettiğim için gurur duyuyorum böyle bir babanın evladı olmaktan.
Hangi statüye sahip olduğundan ziyade, kim olduğun, nereden geldiğin, nasıl bir mücadelenin içinden neleri feda ederek geldiğiniz önemli. Yokluğun zahmetini çekmeyen varlığın kıymetini bilemez. Zahmetsiz varlığa sahip olanlar onu hoyratça ve hovardaca çabucak tüketir. Tüketmeden üstüne koymak seçkin statüye sahip elit tabakaya ait zümrenin marifeti.
Sözde demokrasi bu sınıfsal toplumu ortadan kaldırmak, eşit katılımlı, çoğulcu özgür toplumu inşa etmek adına geliştirilen sistemdi. Bu yüzden ülkenin 70-80 yılı demokrasi adına statükoyla mücadele etmekle geçti.
Arada alt segmentten üst statüye geçenler de olmadı değil. Lakin statükoya hizmet ettikleri oran da bu hakka sahip olabildiler. Önce siyasiler hayatları ve iktidarları pahasına bu ipi göğüslediler sonra da alt statüden kurtulup bir üst lige çıkmak isteyenler takip etti.
Balık baştan kokar misali statükonun başında elit seçkinler varken kulağı geçen boynuzu kim takar. Aslanın geyiği bir lokmada parçaladığı gibi yer yutar. Eğer kendi statülerine ters düşersen. Sen düşmezsen de atasının geldiği yeri unutan nesillere pembe hayaller kurdurarak statükoyu elden bırakmazlar.
Nitekim son yirmi yılda bunu bariz bir şekilde görebiliyoruz. Statükoya karşı mücadele edenlerin çocukları ebeveynlerinin üzerinden elde ettikleri hakları kendi başarıları zannedip sistemin çarklarında öğütüldüklerinin farkında değiller. Elde edilen imkanları kendi statüleri sanıyor. Oysa statü sandıkları öyle absürt davranışlar var ki akla ziyan haller.
En üstten başlayalım. Üniversite bitirip birlikte yaşadıkları insanlara tepeden bakmak statü değil aşağılık kompleksidir, kendinizi kandırmayın. İçinde gelişip büyüdüğünüz çevreye sunduğunuz katkı sizin statünüzdür.
Yüksek okul, lise veya dengi okullardan mezun olup elin para tutunca aynı kategorideki insanlara hükmedeceğinizi zannetmek en amiyane tabirle pespayeliktir, statü değil. Kendinizi kandırmayın. Eğer biliyorsanız bilginizi, tecrübenizi insanlığınızı paylaşmak sizin statünüzdür.
Statü zannettikleri öyle şeyler var ki yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Asgari ücretle çalışıp eline Iphone alınca statüye sahip olduğunu sanan zavallılar var. Tofaş aracına amfili müzik seti, lastiklerine geniş jant taktırıp drift atarak statü elde ettiğini zanneden zavallılar var.
Yeni tanık olduğum bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Bozulan elektrik süpürgesine direnç almak için tanıdık bir elektronikçiye gittim. Ayak üstü sohbet ederken genç bir delikanlı, yanında ondan biraz büyükçe kapalı bir hanım ve ikisinin dayı diye hitap ettikleri orta yaşta bir adam. Aradıkları ise tiktokta canlı yayın yapmak için telefonun sesini dışarı vermeden hem kendi konuşacağı hem de müziği istediği zaman kısıp açarak ayarlayacağı bir kulaklık.
Bildikleri tek şey ise ellerindeki telefon, telefona yükledikleri müzik uygulaması ve bir de tabi tiktok kullanıcılığı. Bakar mısınız nasıl level atlayıp statü elde edildiğine? Benim de mesleğim değil ama böyle her işi yapacak yekpare bir kulaklığın olmadığını en az ilgi duayan kerkesin bileceği bir gerçek.
Arkadaş piyasada satılan Çin malı kareoke amfiyi gösterip, istediklerini kısmen bunda yapabileceklerini söyledi. Profesyonel bir yayın için bunun yanında mikser ve org da olması lazım desem de dayı hala Bluetooth ile amfiye bağlanıp elindeki mikrofonla canlı yayın denemesi yapıyor. Güler misin ağlar mısın.
Bütün bunlar sosyal statü kazanma uğruna yapılan cehaletten başka bir şey değil. Üstelik statü kazanayım derken statükoya hizmet ettiklerinin de farkında değiller. Allah herkese ne oldum değil ne olacağım diye sorgulamayı nasip etsin. Beyhude statü sarhoşluğu Hizbullahçıların elinde patlayan çağrı cihazları gibi olmasa da birbirimize patlamaya hazır bombalar haline getirildiğimiz gerçeğini akıllardan çıkarmamalı.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile....
