Dostlarla oturuyoruz bir cemiyette. İş adamından, bürokratına kimi ararsanız var. Çaylarımızı yudumlarken bir şekilde laf siyasete geliyor. Bir şeyler söyleyecekler belli ama söyleyemiyorlar. İktidarın şu yanlışları var diyiverince herkes başlıyor konuşmaya. Bakıyorum ki hepsi benden dertli. Bir bey amca alıyor sözü mesela. O ildeki adayın, ülkenin ekonomik durumunun, seçim stratejilerinin ötesinde bir şeyler söylüyor, haklı. Okuryazar gençlerin görmediği, bilmediği ve belki de görüp bilip bir sebepten ifade edemedikleri bir şeyleri söylüyor bey amca, bize susmak düşüyor.
Televizyon kanallarının para verip konuşturduğu yorumculardan çok daha farklı şeyler söylüyor hemde. Eskiden çok daha aktifdin yazıyordun, çiziyordun sağa sola gidiyordun diye topu yeniden bana atıyorlar. Engelliler ile ilgili yeni şeyler var mı? Diye konuyu şöyle bir değiştirmeye çalışanlar olsada. Oda bişeymi başkan teşkilat
şöyle, öyle olmasa daha iyi olurdu diye daha baskın bir gurup çıkı veriyor. Azıcık siyasetle uğraşan bizlerden daha fazlasını biliyor vatandaş. Aslında herkes her şeyin farkında. Kendi kendime düşünüyorum. Keşke teşkilattaki ağabeylerde farkında olsa bazı şeylerin diye. Bitirseler artık şu ezberlenmiş şeyleri söylemeyi. Vatandaş eskiden siyasetçiyi can kulağı ile dinler acaba ne söyleyecek diye bakardı. Şimdi vatandaş siyaset adamlarından daha çok şeyi daha cesurca söyleyebilecek duruma gelmiş durumda. Doğruları bile bile yutkunuyoruz ve yeni bir metod geliştirmişiz farkına bile varmadan. Burada biz bize konuşuyoruz, başka yerlerde sonuna kadar savunuyoruz partiyi diye. Üst kademedeki ağabeyler keşke biz bize iken değilde onlar baş başa iken söyleseler doğruları. Siyaseten geldiğimiz nokta hiçte iç açıcı değil.
Korkak siyasetçilerin çözeceği meselelerden çok daha büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Kitabım çıktığında kitabımla pek ilgilenmeyen siyaset erbabı ağabeyler çok karşılaştık seçim sürecinde. Malum yürütmüş olduğumuz bir STK görevimiz var. Bakmayın öyle aday adayı falan olduğuma. Pek tanışıklığım yok devletricali ile. Bir ortamda görüştüğümüzde birkaç tanesi hariç: vay Furkan kardeşim gelmiş.” Gibi kilişe cümlelerden ibaret hepsi. Nezaketen nasıl görüyorsun gidişatı diye soranlara harika bir motivasyon var, İzmit'i kesinlikle kaybetmeyiz falan demedim elbet. Lisanı münasiple söyledim payıma düşeni. Oda ne siyaset erbabı ağabeyler benden daha dertliydi. O da ne ki dediler şu yanlış yapıldı, bunu böyle yapmasak iyiydi, diğeri şöyle yapılsa bambaşka olacaktı, bu işlerde kırılma şuradan başladı, bu saatten sonra şu şu yapılmadan olmaz. Ağzım açık kalakaldım öyle, mütereddit!
Ah dedim, bu abiler bu meseleleri Reis Bey’in yanında da bu netlikte ifade etseler, yahut Reis Bey de bütün bunlardan haberdar olsa, farkına varsa, değiştirmek için bir şeyler yapsa her şey bambaşka olurdu.
Ahmet Amca biliyor meseleyi, mevzuyu çözmüş ama yapacak bir şeyi yok, kime ne desin garip. Bizim çocuklar farkında olan bitenin, neyin nasıl düzeleceğine dair fikirleri var ama onların fikri değiştirmeye yetmiyor hiçbir şeyi. Teşkilatlardaki, aktif siyasetteki, üst kademedeki herkes mahrem meclislerde, kuytu köşelerde konuşuyorlar konuşulması gerekeni ama doğruları sadece ve yalnız buralarda ifade etmek yetmiyor yanlışları düzeltmeye. Bütün herkesin üzerinde mutabık olduğu konular bir elin beş parmağını geçmiyor esasında, ama bir türlü olması gerekenler olmuyor. Herkesin sesinin tonunu, sözünün şiddetini, fikrinin derinliğini, görüşünün mesafesini tartmak için kendince bir sebebi var. Hatta bazılarının öylesine kıymetli sebepleri var ki düşündüklerinin, gördüklerinin tam tersini ifade etmek mecburiyetinde hissediyorlar kendilerini. Böyle böyle nereye kadar!
Neyse, sözü uzatıp yormayayım sizi. Seçimlerden önce oturuyoruz Sayın Cumhurbaşkanı’yla, dedim ki: “Efendim, köylü Ahmet Amca’dan Türkiye’yi seven okumuş gençlere, ilçe teşkilatlarındaki kardeşlerimden il başkanlarına, milletvekillerinden danışmanlarınıza, hatta kabine üyelerine kadar herkesin üzerinde mutabık olup ifade edemedikleri şeyler var. Kimisi size olan itimat ve sevgisinden, kimisi sevgili menfaatlerinden, kimisi endişesinden, kimisi ihtirasından, kimi de bir başka sebepten bunları dile getirmiyor. Mesele şundan şundan şundan ibaret efendim” diyecektim ama, Sayın Cumhurbaşkanı’yla oturup konuşmadık seçimlerden önce...
Ama size söz oturursak bir ara hepsini söyleyeceğim.