Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük ideali, Türkiye’yi birlik ve beraberlik içinde, müreffeh bir ülke olarak muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktı.
Gazi Mustafa Kemal, herkesin farklı yorumladığı, maalesef herkesin kendi çıkarı doğrultusunda, kendi dünya görüşüne göre şekillendirdiği, aklı makbul bir düşünceyle her tarafa çekilmek istendi. Atatürk, ne sağa nede sola meyil edilmelidir. Batının menşeili olan sağ sol gibi kavramlarla ifade edilemez. Herkese göre, kendi şahsi çıkarlarına ve beklentilerine göre bir Atatürk yoktur. Her isteyenin cımbızla çekip bir yere koyması istismardan başka bir şey değildir.
Atatürkçüyüm demekle Atatürkçü olunur mu? Atatürkçüyüm diyen birisi bu felsefenin bilincinde olmalı mı? Ulu önderin Türk Gençliğinden beklediği ilim, irfan ve müspet fikirler doğrultusunda ilerleye biliyor muyuz? Türk milletini yükseltmek için hangi hür fikirleri tatbik ediyoruz?
Türkiye’de yaşayanların bütün yalınlığıyla, sadece ve sadece bir insan, büyük bir lider, mükemmel bir komutan, dünyadaki tek başöğretmen olan Cumhuriyetimizin banisini anlayabilmek, okuyabilmek, öğrenebilmek üstümüze düşen bir vazifedir.
Geri kalmışlık, safsata ve batıl itikatlardan güç alanlardan haz almayan ve kendisi medeniyet yolunda baş aktör olurken, cahilce ilahlaştırmak, tapmak Atatürk’ün düşüncesiyle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Akla, bilime, ilime dayanan ve bunu amaç edinen, eğitimiyle siyasi hayatıyla, yaşam tarzıyla, fikirleriyle konuşulan, öğrenilen ve öğretilen bir Atatürk, en başta onun aziz hatırasına gösterilebilecek en güzel hürmet olacaktır.
Dedi kodu yapmak, insanları sağa sola karalamak, işine geldiğinde ağam paşam, işine gelmediğinde sırt çevirmek, Atatürk’ün sadece doğum ve ölüm tarihini ezberleyip oyun masalarına meze yapma ustu rubundan vazgeçip de; Ne zamanki Gençliğe Hitabeyi sadece okuldaki panolardan ibaret saymayıp, o düşünceyi, o öğütleri kendimize vazife edip hayata geçirirsek, işte o zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün felsefesi gerçek boyutla ortaya çıkacaktır.