Rahman ve Rahîm
Olan Allah’ın adıyla
RAHMAN, esirgemek, bağışlamak, acımak, affetmek, anlamlarını kapsamaktadır.
Rahmân hem sıfat hem özel isimdir. Rahmân aynı zamanda sayısız nimetler veren anlamını da taşır. Nitekim Rahmân sûresin de “Rabbinizin hangi nimetini yalanlaya bilirsiniz?” ayeti defalarca zikredilmiştir.
Rahmân isminden akan rahmet, kayıtsız şartsızdır. Kayıtsız şartsız rahmet, nimet ve merhamettir.
Bir anne (ebeveyn)düşünelim, çocuklarına bir şey vereceği zaman “şunu yaparsan veririm, bunu yersen alırım”gibi ifadeler kullandığında hem vereceği şeyleri kayda bağladığı için kendinde değer kaybı olacak hem de çocukta sorumluluk bilinci zayıf kalacak ve de yalaka kültür gelişecektir. Oysaki insan tabiatında ihsan’ı bol olana kendiliğinden doğal olarak bir minnet ve saygı oluşur. Dediğim gibi bu insan tabiatında olanlar için.
RAHÎM ise verilmiş olan nimetleri, rahmeti dönüştürüp iyi kullanarak daha büyük ve ebedî nimetler olarak geri verir.
Her gayret (Rahmân) bir mükafatla karşılanacaktır. (Rahîm)
Rahmet hayatın kaynağıdır. Evrendir, dünyadır, dünyadaki her şeydir. Nimettir. Dünyada kurulmuş olan sistemdir.
Rahmân kâfir, mümin ayırmadan (kayıtsız şartsız rahmet demektir.) herkese her türlü nimetten verendir. Sınırı yoktur. Kişi isterse Allah’a savaş açsın, firavun olsun, nemrut olsun Allah Rahmân ’dır. Bu ne büyük lütuftur ki ahirette cehennemi hak edenlere dünyada başarabilirlerse cenneti yaşama hakkı veriyor.
İşte rahmet genel ve istisnasızdır. Azap ve gazap bunun zıttıdır. İstisna ve şarta bağlıdır. Yani sınırlıdır. Şu rahmete bakın ….
Tam burada aklıma bir hadisi şerif geliyor “çocuklarınızı günde 70 defa Affediniz”, oysa ki bir çocuk günde 70 defa suç işlemez.
Rahmân sıfatının yeryüzündeki temsilcisi erkek iken, Rahîm sıfatının temsilcisi kadındır. Rahmân ‘ın temsilcisi olan erkek verir (sperm) Rahîm ‘in temsilcisi olan kadın alır (yumurta)ve Allah ‘ın izniyle dönüştürüp “çocuk” olarak geri verir. Döngüyü yani dolayısıyla “merhameti” oluşturur.MUHTEŞEM değil mi.. ayıp deyip utanıp sakladığımız şeylerin ibadet boyutunu bir parça gösterdik, ne zaman ki insanoğlu onu şehvete dönüştürdü süfli zevklerine çevirdi İşte o zaman cinayetler başladı yani rahmaniyetten çıkıldı(kürtaj,tecavüz...).
Rahmân ve Rahîm birlikten ikiliğe geçişi sembolize eder. Allah (cc) birdir, tekdir. Onun dışında herkes ve her şey zıttı ile ikili sistemde yaratılmıştır.
Rahmân beyaz ise rahîm siyahtır. Rahmân vermeden rahîm oluşmaz. O yüzden ilk önce Rahmân ismi zikredilir. Sonrada Rahîm ismi.
Rahîm bakıldığında Rahmân ‘ın içinden aynı kökten türetilmiştir. Aklımıza hemen Hz. Âdem (as)’ın kaburga kemiğinden yaratılan Havva annemiz geliyor.
Rahmân hareketli, Rahîm durağan
Rahmân ay, Rahîm güneş
Rahmân ying, Rahîm yang
…..
Nasıl bir bütünlük ve uyum içerisinde tam bir denge hali…
Eşler bu ikilikte bir araya gelerek Allah’a ulaşırlar Allah ‘ın merhametine layık olurlar. Burayı defalarca yazasım geliyor “helal daire” bizi Allah’a yaklaştırıyor Ve onun rahmetine layık oluyoruz.
Ve yine tam burada eş cinselliğin neden haram olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. Eşcinsellik bu ikiliği karşılayamıyor. Bu yüzden de haram.
Merhamet neydi, bir dönüşümün gerçekleşmesindeki mutlu sondu. Biz bunu sosyal hayatta nasıl kullanabiliriz?
Merhamet birisine acıyıp onun sıkıntısıyla üzülmek değil, bu sıkıntıyı hafifleterek acıyı, ıstırabı giderip ferahlık vermek, iyilik yapmak demektir.(dönüşüm ve rahmet)
Örneğin bir çocuk acılı ıstıraplı bir şekil anne ya da babasına geldiğinde rahatlayamıyor, sıkıntısı geçmiyorsa merhamet terazisi derhal kurulmalıdır. Günlük merhamet limitiniz nedir? Kaç kişinin sıkıntısını giderip, yüzünü güldürüyorsunuz? Aile halkınız sizi görünce tüm sıkıntılarını unutup boynunuza mı sarılıyor, kahraman gibi bir karşılamayla mı karşılanıyorsunuz?
Evlatlarınız sizinle rahat iletişim kurabiliyor, kendilerini bir birey olarak ifade edebiliyorlar mı? Birey olarak topluma bir değer katıp katkıda buluna biliyorlar mı....
Sizden biri bir şey istediğinde yok derken bu gerçek mi? Rahmân suresindeki ayetle mi ikaz olunuyor sunuz? Rabbinizin nimetlerini yalanlıyor olabilir misiniz?
Rahmet hareketli sudur. Evet bizler %75 ‘i su olan varlıklarız. Anne karnında değişik bir su içerisindeyken şimdide görünmez bir suyun içerisindeyiz. (Hava, buhar)
Sel felaketlerini Allah ‘ın gazabı olarak biliriz değil mi? Aslında rahmettir, ancak biz bilmiyoruz, kavrayamıyoruz.
Hakikat ehli olmak için önce Rahman ve Rahim esmalarında gerekeni yapmak gerekiyor.
Neden Allah (cc)müslümanların eziyet çekmesine izin veriyor, neden hep Müslüman ülkeler savaş halinde diye çoğumuz düşündük.
Ortadoğu dünyanın rahmi. Medeniyetin doğduğu ve yayıldığı nokta. Dünyanın dişi enerjisi orada yoğunlaşmış ve de petrol gibi aslında gayet dişi bir enerjiye de sahip. Bir nevi süt gibi aslında o. Dişinin sütü... Dişilliğinden kopmuş eriller de, onu elde edip kontrol etmek için kapışıp duruyorlar. Peki ne zannediyorlar da bunca kavga oluyor? En güçlü olurlarsa ve hükmederlerse esasında dişiye sahip olabileceklerini sanıyorlar. Peki o dişi ne? “Rahim”yani aslında ruhların dünyaya geçiş kapısı. O kapı nereye açılıyor? Tersinden geçildiğinde ilahi aleme... Yani esasında kendi ilahiliğine susamış ruhların, bu ilahi gücü yanlış yerde aramaları tüm bu kavganın sebebi. Tüm her şeye sahip olurlarsa , içinde bir yerde kıpraşan tanrısallığını yakalayabileceğini zannediyor,insanoğlu.
Esasında biz de kendi hayatımızda yapıyoruz bunu. Tüm hayatımızı kontrol altında tutabilirsek, her şey istediğimiz gibi olursa "mutluluğu" yakalayabileceğimizi, sonrasında da o büyük güce ulaşabileceğimizi zannediyoruz. Aslında peşinde olduğumuz ölümsüzlük tam da böyle bir şey... Fakat yanlış yere bakıyoruz. O, bir sonraki anda değil, gelecekte bir yerlerde de değil, daha büyük başarılarda da değil, hatta tüm dünyaya sahip olmakta da yatmıyor. O, şimdi de..
Bunu hissetmek istiyorsak da onu eylemle değil, durarak hissedebiliriz. (Rahman hareketli rahim durağandı)Peşinde koşmak harekettir, eylemdir. Bu da Yang yani eril enerjidir.(RAHMAN)Durmak ise Ying’dir yani dişildir.(RAHÎM) Biz dişili arzu ediyoruz da durmayı bir türlü bilmiyoruz.O durağan dedik.Dişil enerji aynı zamanda sevgi, şefkat, kabulleniş, teslimiyet gibi nice özellikler içerir. Dişiliyle bütünleşmemiş eril eylemler de öfkeye, şiddete, yoksunluğa, yokluğa, kıtlığa ve savaşa sebep oluyor. Bu günlük hayatımızda da, dünyada da böyle tezahür ediyor.
Bu yazı yazdıkça açılıyor o yüzden burada sonlandıralım en derin hürmetlerimle..