Türkiye ekonomik büyüklüğüyle 16. sıradayken, kadınların ekonomik hayata katılımında 134 ülke arasından sondan 4. sırada. Kalan son 3 ülke ise Suudi Arabistan, Yemen ve Pakistan.
Üyesi olmayı hedeflediğimiz Avrupa Birliğinde her yüz kadından 59’u çalışırken bu oran Türkiye’de %22. Peki ya bu durumun sorumlusu kim? Okulu bitmeden evlendirilen çocuk gelinler, kadınların çalışmasına izin vermeyen eşler, çocuğuna bakacak kimse olmadığı için işinden ayrılmak zorunda kalan kadınlar. Aslında suç hepimizin…
Bu yüzdendir ki Türkiye sayısız doktor, sanatçı, bilim kadını ve mühendisle hiç tanışamadı. Oysa tam olarak gelişmiş bir ülke olmak ancak kadınların iş hayatına katılımıyla mümkün olur. Bu gücü ortaya çıkarabilmek için yalnız kadınların değil iş adamlarının, hükümetin ve erkeklerinde adım atması gerekir. Kadınların eğitimine önem verilmeli.
Eğitim özgüveni özgüven ise iş girişimciliğini artırır. Günümüzde çalışan kadınların sadece %12 si çocukları için bakım hizmeti alabiliyor. Bu oranın artırılması ve hükümet tarafından desteklenmesi kadınların çalışma hayatına girmesinde şevkini arttıracaktır.
Hepimizin kendine sormasını istediğim bir soru var. Sadece erkeklerin iş hayatına hakim olduğu 39 milyonluk bir ülkede mi yaşamak isterseniz yoksa özgüvenli kadınlarında iş hayatında olduğu 78 milyonluk bir ülkede mi? Herkesin gelecek için kendi geleceği için adım atmasının tam sırası. Tek kanatla geleceğe uçamayız.