Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 14.04.2016 11:01

Zihniyet savaşları

Facebook Twitter Linked-in

Siyasi konuları çokta yazma taraftarı değilim. Zira siyaset; üzerinde en çok spekülasyon yapılan, yalanın, iftiranın, küfrün, aşağılamanın kırıla gittiği bir alan. Rantın büyük olduğu bu alanda dürüst siyaset yapmak, temiz kalabilmek neredeyse imkansız gibi bir şey. Şahsımın da gazetemin de böyle kirli emellere alet olmayı ve olmasını istemem. Ancak ne var ki yaşadığınız toplumda bundan fazla da kaçamıyorsunuz, ucu bir şekilde gelip size dokunuyor. Kaçamıyorsunuz çünkü ucu size dokunduranlar yine meslek taşlarınız. Belki direkt bizi hedef almıyorlar ama olaylar üzerinden “siz de onların savunuyorsunuz” gibi bir algıya tabi tutulup suçlanıyorsunuz. Efendim olay nedir? Şu Karaman da Ensar vakfındaki çocuk tacizi. Biliyorsunuz bu konu da bizde köşemizde âcizane düşüncelerimizi paylaştık. Vakfı tanıyor muyuz, hayır, faili tanıyor muyuz, yine hayır. Peki, biz ne yazdık? Suçun kişiselliğini, hata mı ettik? Kella sümme kella.

Olay duyulduğundan ve biz köşede yazdığımız da beri Bremen mızıkacıları gibi sürekli Ensar vakfına sahip çıktığımız, onları kollayıp gözetip hükümetten yana tavır sergilediğimiz dillendirilip duruyor. Bizim yazımızın vakfı savunan bir tarafı var mı, yine hayır. Birazcık hukuktan, haktan anlayanlar bilir ki suç iki türlü cereyan eder. Ya kişisel olarak tek başına ya da örgütlü. Bu olayda suçlanan Ensar vakfı organize olarak bu suçu işlemediği gibi yöneticileri de böyle bir suçun vakıflarında işlenmiş olduğundan dolayı mağdur durumuna düşürülüyorlar. Neden? Vakıf yöneticileri orada, diğer çalışanlar orada kaçan kimse yok. Peki olayın faali olan öğretmen nerede, niye kimse öğretmenden hiç bahsetmiyor, üstelik korunuyor? Öğretmenin adını bilen var mı, yine güzide basınımız gidip öğretmeni araştırmıyor, ismini biliyorlar ama şifreli veriyorlar, M.B diye.

Bu ismin Muharrem Büyüktürk olduğunu öğrendim de ne oldu, adamın hakkında internette en ufak bilgi yok. Bu olayda suçun şahsiliği ön plandayken suçu işleyen şahıs yok tartışmaların içinde. Hiç kimse de çıkıp bu adam kim diye sormuyor. Tek suçlu Ensar Vakfı ve vurun abalıya. Siz bu tür suçları böyle mi engelleyeceksiniz? Hâlbuki biz yazımızda Manukyan örneğini de vererek toplumun ahlaki çöküşünün temel nedenlerini ortaya koymuştuk. Arkadaşımın biri de diyor ki, "İyi de hocam öyle yerler olmasa erkeklere nereye gidecek, onlar sayesinde kadınlarımız, kızlarımız rahat rahat gezebiliyor." Güler misiniz ağlar mısınız acınacak halimize. Bakın bu bir değil iki değil ülkenin hemen her yerinde tezahür etmeye başlayan ahlak dışı olaylar her gün birilerinin canını yakıyor. Bu gün bize bir şey olmadı diye sevinenler yarın sizin de başınıza geldiğin de yine birileri suçluları korumak için başka hedefler gösterip kamuoyunu yanıltacaklar ve sizin o zaman bu zihniyet savaşında çalacak kapınız olmayacak. Aklın yolu bir ise o zaman toplum olarak herkes esas suçu ve suçluların ceza alabilmesi için hukuka ve hakimlere yardımcı olun. Aklınızı kullanmayıp birilerinin dolmuşuna binerseniz nerede ineceğinizi bilemezseniz, onlar sizi kuytu bir köşede indirmeyi bilirler.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile… 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-GBGQR9HF6V