Başlığa şaşırdınız mı yoksa? Şaşırmayın hayatın gerçekleri bunlar. Öyle çok mübarek ligimiz ve mübareklerimiz var ki saymakla bitmez. Mübarek gün ve gecelerimiz var. Kandil gecelerimiz mübarek, cumamız mübarek, hatta bizim Mustafa Nuri’nin okunmuş mübarek çayı var mübarek arkadaşları var. Bütün bunların içinde bir de yalanımız mübarek olmuş, çok mu?
Valla bunu ben söylemiyorum sokaktaki vatandaşlar söylüyor. Bir haber kanalının muhabiri almış eline mikrofonu sokaktaki vatandaşlara soruyor, “yalan söyler misiniz” diye. Verilen cevaplar beni hiç şaşırtmadı. Yalansız olmaz diyenini mi ararsın, “valla zorda kalınca söylüyorum, en azından kavgayı önlüyorum” diyenini mi ararsınız, “yalan olmazsa insanlar bir biriyle nasıl anlaşacak” diyenini mi? Daha bunlar aklımda kalanlar. Günlük hayatta karşılaştığım yalanların haddi hesabı yok.
Eh bu kadar sık kullanılan bir fiilin mübarek olması da kaçınılmaz olur sanırım. Öyle ya, ne diyor sözlükler “MÜBAREK” hakkında?
Kutlu- kutsal, uğurlu- çok saygı duyulan- verimli, bereketli- beğenilen, sevilen şeyler için söylenen sözler diye tarif ediliyor.
Toplumun genelinde yalan kurtarıcı olarak görülüyorsa mübarektir. Yalan olduğu biliniyorken çok saygı duyuluyorsa yalan mübarektir. Yalanla hayatları daha verimli ve bereketli oluyorsa yalan mübarektir. Kişiler bir birlerine yalan sevgiyle yakınlaşıyorsa yalan mübarektir. Yalanla işleri rast gidip uğurlu oluyorsa yalan mübarektir. Velhasıl yalansız iş, yalansız eş yalansız aş düşünülemeyen bir toplumda yalan elbette ki mübarek olacaktır.
En tehlikeli yalan, içine doğru katılmış yalandır demişti bir profumuz. En tatlı yalanlar da din kisvesine büründürülmüş yalanlar olsa gerek. Aslında esefle karşılayıp güldüğüm mübarekler bunlar. Öyle ya kelimenin anlamı olan Cuma günü kendisi mübarekken her Cuma kutlama mesajları gönderiliyor, “Cuma’nız mübarek olsun “ diye. Veya bayram ve kandil günlerinde. Yani mübareğiniz mübarek olsun demeye geliyor. Çifte kavrulmuş mübareğe en güzel örnekler bunlar.
Bayramlaşmak, mesajlaşmak tabi ki kötü bir şey değil. Ancak ne var ki manasından uzak sadece egoları tatmin için yapılmaya başlayınca işte o sıkıntılı mübarek oluyor. Bu sefer de mübarekler yalan olmaya başlıyor. Hiç arayıp sormadığın birine mübarek mesajlar göndermek dostlar alışverişte görsün kadar samimiyetten uzak kalır. Bu da mübarek yalan olur.
Peki! Başka kimlerin mübarek yalanları var? Tabi ki siyasilerin. En iyi, en güzel yalanlar bunlarda. Bir dedikleri diğerini tutmaz hiçbir zaman. Lakin gelin görün ki bu mübareklerin mübarek yalanlarına inanan mübarek seçmenleri de var. Öyle mübarekler ki birbirlerinin yalanlarını savunacak kadar. Valla bunu da ben söylemiyorum, ülkenin geldiği nokta ortada. Haberleri takip edenler bilirler.
Maalesef ve üzülerek söyleyeyim ki meslek taşlarımız olan gazeteciler içinde de mübarek yalancılar yok değil. Reyting uğruna yalan haber yapanları, yalan köşe yazanları da gördük, şahit olduk. Meslek taşlarıma hak vermiyor da değilim. Bu kadar mübarek yalanları olan toplumda doğruları dürüstçe yazarak adınızı, şanınızı duyuramıyorsunuz, toplumda itibar görmüyorsunuz. Kolay değil, toplumda tatlı yalanlara inananlardan doğrularınız için pay kapmak deveyi amuda kaldırmaktan zor iştir. Üstelik doğruları yazarken yaptığınız imla kuralından bile aman arar durular. Kariyeriniz başlamadan biter doğruları yazdığınız sürece.
Bunları dile getirdim diye sakın beni de mübarek yalancıların kefesine koymayın. Ben sadece yalanınız mübarek olsun diye mesaj attım. Arada bir de doğru mesajlar olsun, değil mi yani?
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile..
