Toplumsal ahlaki güçlendirecek tedbirler alınmadığı sürece alınan hiçbir tedbir sorunları çözmeyecektir. Mesele ağaç değil, siz hala anlamadınız mı diyordu gezinin baş provokatörü. Mesele enflasyon değil hala anlamayan var mı?
Böyle bir örnek verdim diye sakın provokatör sanmayın. O eylemlerine eleman aramak için dikkatleri oraya çekiyordu. Bendeniz yanlışlara dikkat çekip meseleyi aydınlatmaya çalışıyorum.
Efendim yaklaşık iki hafta kadar önce hükumetin açıkladığı tasarruf tedbirlerini yerinde ve olumlu buluyorum. Lakin hem geç kalınmış bir karar hem de yanlışlarla dolu bir karar.
Biz beş kardeşiz, bizim dönemin ailelerinde de ekseriyet 3 ila 7 çocuk arasıydı nüfusa oranımız. TÜİK’e göre doğurganlık oranı düşmüş ve günümüz de insanlar tek çocukla yetinmeyi öğrenmiş. Yani vatandaş bakmış ki iktidarların tedbir almaya niyeti yok kendi tedbirini kendi almış.
Ak parti iktidarının ilk yıllarında sayın Cumhurbaşkanının telkinleriyle tabana kuvvet bastırılmıştı nüfusumuzun artırılması için. Resmi rakamlara göre nüfusumuz 85 milyon göçmenlerle birlikte bu sayı daha fazla olsa gerek.
Rahmetli babam “büyüğe koyuyorum dolmuyor, küçüğe koyuyorum almıyor” diye dert yanardı o dönemin ekonomik koşullarından. O günden bugüne değişen hiçbir şey olmadı, bizim kaplar da bir türlü dolmadı .
Bilim ve teknoloji gelişti, devlet büyüdü, sermaye büyüdü arada irili ufaklı birçok şirketler de büyüdü lakin vatandaş aynı kaldı, yerinde saydı. Krizler kapıya dayandı, iktidar uyandı tasarruf kararları alındı.
Bir yerlerde işler ters gidiyordu ama kaynağını bir türlü bulamıyorlardı. Ya da bulmak istemiyorlar. En iyisi kamunun dolaylı yoldan da vatandaşın ümüğünü biraz sıkmak gerekiyordu. Öyle de yaptılar.
Şurası yanlış anlaşılmasın, kamu da elbette ki bu tedbirler alınmalıydı. Lakin paranın veya yüksek meblağlardaki paraların döndüğü tek yer kamu değil ki! Burada pastanın en büyük payını vekiller ve bürokratlar götürüyor. Alın tedbirleri de görelim!
Ben size kamudaki israfı sıralasam en az 2-3 bin sayfalık kitap çıkar ortaya. Düne kadar bunlara tedbir alınamamasının sebepleri ahlaksızlıktı tasarruf tedbirlerinin içinde de ahlaki tedbirler yok. Aynen devam yani!
Kamu çalışanlarının getirilen tedbirlere ilk tepki memur-sen’den geldi. Servisler anayasal haktır, alınamaz diye. Hatta konuyu Danıştay’a götürme kararı aldılar. Sendikaların israfına niye tedbir kararı yok? 3 lira 5 lira demeyin adamlar servet içinde yüzüyorlar. Kimin paralarıyla, ne iş yapıyorlar?
Birileri de her fırsatta Norveç başbakanının bisikletle işe gittiğinden dem vurur. Kimileri İsveçlilerin toplu taşıma aracıyla işe gittiğinden dem vurur, kimi Finlandiyalıların öğlen hafif yiyecek tükettiğinden dem vurulur. Var olasın sendikam.
Devlet daireleriyle ilgili son durumu bilmiyorum, Öğrendiğim de onu da yazarım. Ama belediyelerde değişen bir şey görünmüyor. Lüks eğlence, konserler sanatçılara para aktarma ameliyesi yaz başlamadan kendini gösterdi. Hele bir de sıcaklar artsın siz o zaman görün israfın dibini.
Gelelim yasal başka lüks harcamalara. Spor, barış, dostluk kardeşlik sanmaya devam edin. Asıl cukkayı onlar götürüyor. Astronomik paralarını ödemeyin de görün bakalım neler oluyor. Devlete katkısı ne bu futbolun, koskoca bir hiç. Vergi alınmıyor ki katkısı olsun. Üstelik yabancı oyuncu ve teknik adamlarla yapılan anlaşmalarda bir de tazminat ödemek zorunda kalınıyor. Kulüplerin borçları silinir, cezalar affedilir.
Ya kelli felli iş adamlarının futbol merakına ne demeli, çok mu seviyorlar futbolu? Milyarlarca liralık işlerini güçlerini bırakıp sırf futbol aşından mı kulüp yöneticisi oluyorlar? Buralar da niye tasarrufa gidilmiyor?
Hele gelelim en can alıcı noktaya. Dolandırıcıların, katillerin ellerini kollarını sallayarak gezmelerine mi yanarsınız yoksa dolandırıcılıktan farksız süresiz nafakaya mı yanarsınız, artık erkeklerin evlenmeyi düşünmeyip gayrı meşru yollarda umut aramasına mı yanarsınız yanın yanabildiğiniz kadar. Buralarda tasarruf da yok tedbir de yok.
Dolandırıcılık ne alaka diye sormayın. Gariban dişini tırnağına katıp güçlükle ev hayali kurarken bunlar elinde avucunda ne varsa alıp götürüyor, lüks içinde keyif çatıyor. Göz bebeğimiz, şehit düştüğünde göz yaşlarına gark olduğumuz bazı polislerimiz de onlarla iş tutuyor. Hani hak adalet nerede?
Yaşlı nüfusumuz artıyor haliyle emekliler de çoğalıyor. Onlara da bir şeyler yapmak lazım tasarruf ederek. Şimdi cebine üç beş kuruş fazla koyarsak keyfince harcamaya kalkar. En iyisi biz kamu da ağılayıp, misafir edeli emeklileri dedi büyüklerimiz.
Hangi emekliler diye sormayın, onlar kendilerini bilir. Sanayi de yağın pasın içinde çalışmış gariban işçilerin tatil kültürü yok ki oralarda rahat etsin. Yolunu bile bilmeyen vardır eminim. Kendilerine tanınan, iki de başına kakılıp ağzından burnundan getirilen bedava şehir içi turundan başka tur da bildikleri yok.
Sağ olsun devletimiz kötü gidişatın farkına varmış, bir dizi de tedbirler almış. Öteden beri alınan tedbirlerin garibana hiçbir faydası olmamış aksine bedelini de bu garibanlar ödemiş. Bugün de olan bundan ibaret. İtibardan tasarruf edilemeyince gariban vatandaştan tasarruf edilir.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...