Bu köşeden sıklıkla vurguladığım bir gerçek var. Biz yerel bir gazeteyiz ama internet üzerinden de bütün dünyaya sesimizi duyurmaya çalışan bir gazeteyiz. Bu anlam da tabi ki yurdun her bir köşesinden haberleri siz okuyuculara duyurmak gibi bir görevimiz de olduğu bir gerçek. Ancak ne var ki diğer ulusal bir gazete olmadığımız için ancak diğer meslek taşlarımızın bilgilerinden yararlanarak diğer bölgelerimizdeki haberleri hem bölgemizdeki vatandaşlarımıza hem de bütün dünyaya sunmaya çalışıyoruz.
Bu açıklamadan sonra sadede geçebiliriz. Efendim bir avukat arkadaşımız sosyal medya üzerinden mesaj atarak, "Ahmet bey şu Trabzon’daki yangınlar ilgili bağımsız fikri hür, vicdanı hür bir gazeteci olarak bir yazı kaleme alır mısınız, tabi yazmaya değer olarak görüyorsanız?" diye de eklemiş. Bizim için her haber yazı konusudur ve bizler de fikri hür, vicdanı hür bir gazeteci olarak bunları yazmak zorundayız. Zorunlu hissetmemizin hiçbir maddi gerekçesi yoktur, tamamen milletimizin menfaati için bunu yapma zorunluluğu hissederiz. Ancak ne var ki bahse konu olan olay Karadeniz’imin güzide bir kentinden gerçekleşmiş ve bizlerde oralardaki olayın detaylarını ya oranın yerel kaynaklarından ya da ulusal basına yansıyan açıklamalardan yola çıkarak hür vicdanımızla bir fikir yazısı yazabiliriz. Aksi taraflı ve ilkesiz bir yazı olur ki bu da basın ahlak ilkeleriyle bağdaşmaz.
Dedikten sonra olayla ilgili yaptığımız araştırma hakkında bilgilerimizi paylaşalım sizlerle. Evet Sürmene’mizde böyle acı bir olay yaşanmış ve gerekli tedbirler alınarak yangın daha büyük alanlara sıçramadan söndürülmüş. Avukat arkadaş konuyla ilgili bilgilerini de paylaşmış bizimle sağ olsun. Ne var ki daha objektif olma adına bizde buradan gerekli araştırmalarımızı yaptık. Kendisinin gönderdiği bilgileri de değerlendirdik tabi ki. Ancak toplumda şöyle bir de algı var ki, medyamız ikiye ayrılıyor bu algıya göre. Yandaş medya, karşı medya. Bu yakıştırmalar hiç hoş olmasa da maalesef böyle bir algı var ve bu olayda da karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla biz her ikisini de değerlendirip öyle yazmaya karar verdik. Karşıt medyanın görüşü yanan ormanlık alanın Arap iş adamlarına otel yaptırmak için peşkeş çekildiği, yangının da bunun için çıkarıldığı. Yandaş medyadan ziyade hükümet tarafının açıklamaları bugüne kadar bu tür alanların hiçbir surette kamuya açılmadığı, yanan kısımların tekrar ağaçlandırarak ormanlık alana kazandırıldığı, Sürmene de yanan ormanlık alanında ağaçlandırılacağı yönünde. Bu aşamada her hangi bir yargıya varmanın veya yorum getirmenin mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Bizim oradaki yerel gazeteci arkadaşlar da ve ulusal basınımız da ricamız, konuyla bütün Türkiye’nin ilgilendiği göz önünde bulundurularak konunun takipçisi olmaları. Eğer ki yanan alanda ağaçlandırma çalışmaları yapılmazsa bu bilginin bizlerle de paylaşılması. Ağaçlandırma yapılmışsa bunu da bizlerle paylaşırlarsa bizlerde okuyucularımızla bu bilgileri paylaşırız. Türkiye hepimizin ortak paydası, hepimizi ilgilendiriyor ve Gebze’de de olsak hepimiz takip ediyoruz, konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...
