Bence her şeyin bir sınırı var. İhlal edilmemeli sınırlar. Başka anlam yüklenmemeli.
Misafir, misafirliğini bilmeli meselâ, ki gördüğü muamele misafirperverlik olsun.
Misafir geçici sığınmadır bir anlamda.
Yâni şartlara razı olama durumundasın. Pişeni yiyeceksin, verileni giyeceksin. Zaten bu millet kendine yakıştırmadığını misafirine teklif te etmez.
*
Sosyal medyada bir video dolanıyor. Ne konuşulduğunu bilmiyorum. Lakin anlıyorum vücut dilinden ne olduğunu.
15 Temmuz Kahramanı Ömer Halis Demir’in büstü var. Eli silahlı, nöbet tutarken. Karşısına ne idüğü belirsiz biri geliyor. Dokunuyor, dalga geçiyor. Sen öldün biz iyiyiz der gibi… Dil Arapça. Şunlardandır demiyorum tabi. Her türlü provokatif olay da olabilir…
Benim ülkemde, benim değerlerime yapılan bir taciz. Utandım…
İftira falan da atmıyorum. Alın size linki…
*
Devlet politikası denilecek belki kızacaklar bana. Lakin yediremiyorum kardeşim. Evet ülkemizin bekâsı için belki orta doğu coğrafyasının çeşitli yerlerinde var olmamız bu gün gerekli. Anlıyorum da.
Ancak misafir kabul ettiğim sofradan kaldırılmam zor geliyor. Ailem açısından ar geliyor. Yaradan’ın yarattıkları elbette güzeldir, o yarattığı için. O’nun yüzünden sevmesem bile empati yaptım kendi adıma. O yüzden kabullendim bir bakıma. İlk günlerde, anlatıldığı kadarıyla…
Ancak aynı empatiyi Uygur lar içinde yapmak istiyorum. Engel var görünmez bir güç tarafından. Türk’üm Uygur’da Türk… Müslümanım, Elhamdülillah O’da.. Ancak pasaportsuzlar mış…
Yıllardır misafirliği bitmeyenlerin pasaportları var mıydı?
*
Çarşaf çarşaf yazılar, fotoğraflar yayınlanıyor her gün. Filistin askısında gençler, tecavüz edilen kadınlar-kızlar. Ezilerek öldürülen küçücük bedenler. Ama hepsi Türk. Biz sahip çıkamadık, çıkmadık. Nasıl ve kim ile olacak bu Kızıl Elma… Çin zulmü aldı başını gidiyor. Bir millet yok ediliyor. Gözümüze baka baka… Ve bir Cuma hutbesinde duymadım daha. Myanmar kadar üzülemedik, İdlip kadar ağlayamadık… Her şey olduk Türk olamadık… Tarihi bir gerçek. Bunlarla dost ta olamadık. O la mı yor uz…
*
Zaman zaman yazılarımda dile getirdiğim gibi. Titeyip kendimize gelme zamanı.
Sınırlarımız belli aslında. Hem coğrafi, hem vicdânî…
Benden Söylemesi !...