Özgürlük, ne kadar asil bir kelime.
Oysa... Çoğu yorumlanış biçimi çıldırtıcı, ürkütücü, deli edici. Konumuz ne mi? Konumuz edebiyat. Konumuz paranın, hırsın edebiyatın narin ve bakire bedenine usul usul yanaşması. Konumuz emperyalizmin manifestosuna karşı 'gık'ını çıkaramayan aptallaşmış bir topluluğun edebi tercihi. Ve... Yok saymak haricindeki tüm reaksiyonlardan aciz, halk yardakçısı bir grup aydın.
Ey düşünme yetisini kullanmaktan korkmayan yurttaşlar! Uyanın. Tiyatromuzun gözlerimizin önünde erimesi ve bir silgi tozunu andıracak derecede minicik kalması gibi edebiyatımız da eriyor, küçülüyor. Açın, bir bakın çok okunanlar listesine; herhangi bir kitap fuarını gezin. Kimlerin kitaplarının yok sattığını, kimlerin sinek avladığını görün.
Çalakalem yazıldığı kilometrelerce öteden anlaşılan, en ufak bir edebi nitelik taşımayan, eser demeye dilimin varmadığı sayfa yığınları çok okunanlar listesindeki gücünü koruyor. 40 senedir bu işi yapan, canından çok sevdiği halkına bir faydası dokunsun diye yazan, üstelik bunu edebi kaliteden taviz vermeden başaran insanlar... Onları bu listede hemen hiç göremiyoruz. Zira nitelikli kitabı okuyacak nitelikli okura ne yazık ki sahip değiliz.
Facebook'taki, Twitter'daki tiksindirici sayfalardan aşırma gibi duran, yazar önadını alan birinin yazarken utanacağı türden denemeler okunuyor.
16-17 yaşındaki ergenlerin yazdığı ve yine aynı yaştaki ergenlerin okuduğu, edebi kaliteyi geçiniz, yazım kurallarının bile esamisinin okunmadığı kıytırık hikâyeler yok satıyor.
Kültür yoksunu Amerikalıların vampirli, zombili romanları 'Bestseller' diye iteleniyor, kakalanıyor. Peki, bizim millet bunu yiyor mu? Yiyor, hatta sonra eşe dosta tavsiye ediyor.
Yazık, çok yazık.
Ve hala aydın dediğimiz bir kısım insan, "Aman canım, millet okusun da ne okursa okusun. Kitaptan zarar gelmez." diyor. Kitaptan zarar gelmezmiş. Gelir efendim, neden gelmesin? Kötü her yerde kötüdür, çirkin her yerde çirkindir. Unutmayınız ki durumun bu noktaya gelmesinde sizin de payınız vardır. Bu çürük zihniyeti terk ediniz.
Şimdi bu yazıyı okuyan bazı çürük zihniyetli aydınlar "İnsanların özgürlüğüne müdahale etmeyiniz, isteyen istediğini okur. Bu kitaplar zorla mı okutuluyor insanlara canım?" derler.
Evet, umarım şimdi başta ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur. Ben bu özgürlük anlayışına karşıyım. Ve eğer bu özgürlükse ben özgür olmama özgürlüğümü kullanıyorum. Açık teklif... Kaliteli eseri ayırt eden okuyucularımız okur nüfusumuzun ezici çoğunluğunu oluşturana kadar denetleme ve gerekirse yasaklarla bu işe bir sınırlama getirelim. Yoksa, uçurumun kenarındaki edebiyatımız tepetaklak aşağı yuvarlanacak. Ve unutmayınız ki: "Sanatın çöküşü Devletin çöküşünün başlangıcıdır."
Mustafa Aplay