Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 18.06.2021 13:53

Modern Tefecilik 1

Facebook Twitter Linked-in

Bütün sistemler kendi ilke ve kurallarını uyguladıkları sürece varlıklarını devam ettirebilirler. Ortaya çıkan sorunlarına da yine kendi ilkeleri doğrultusunda çözüm üretirler. Her ne kadar çözümler ve öneriler benzerlik gösterse de kendi ilkeleriyle başarıya ulaşırlar. Başka  sistemlerin kurallarından elbette ki yararlanılır ancak kendi temel ilkelerine tam uymayan sistemler başka sistemlerin mahkumu olur. 

Ülkemiz açısından buna binlerce örnek verebilirim ama bir iki örnekle asıl konuya gireceğim. Trafik bütün dünyanın kabul görmüş ortak kuralı ancak ne var ki bizdeki ilkesizlik kazaların kaçınılmaz sebebi. Sayın ilgili bakanımız diyor ki, bilmem kaç km yaptığımız yollar sayesinde trafik kazaları azaldı. Ölü yoksa sorun yok diyor anlayacağınız sayın bakan.

Mesela uçak ve silah sanayi, hepsi mantık olarak aynı çalışır fakat her ülke aynı uçağı veya silahı üretemez. Buna hiçbir ülke de müsaade etmez. Ya sistemi kilitlerler ya da satışı durdururlar.

Uzun süredir görüş ve fikirlerine değer verdiğim bir arkadaş grubunu takip ediyorum. Kur’an araştırmaları yapmış, üç de kitap yazmış bir kardeşimiz diyor ki, Riba ile faiz aynı şey değil. Yaşadığımız günlük basit bir örnekle de altını doldurduğunu iddia ediyor. Aynı bilgileri YeniBirlik gazetesinden Prof.Dr. Murat Demiröz de kendince gerekçelerini ortaya koyarak faiz helal demeye ramak kala topu ilahiyatçılara atıyor. Zaten diyanetin toki fetvasını “kedi olarak ilk defa fare tuttu” diyerek övmekten kendini alamamış.

Bu iki arkadaş da ilahiyatçı değil ben de değilim. Bir konuyu anlamak için illa o mesleğin erbabı olmanız gerekmiyor. Hele bu bir meslek değil din olunca hiç gerekmiyor. Çünkü herkes kendi hesabını kendi verecek olan bir dinde herkes kendi dininin ilkelerini, kurallarını öğrenmekle mükellef. Dolayısıyla herkes kendini kurtaracak bilgiyi araştırıp bulmak zorunda.

Konu derin de lafı uzatmayıp asıl meseleye gelelim. Her iki görüşün riba veya günümüzdeki tabiriyle faiz gerekçeleri biraz farklı. Profumuz kapitalist çarkın faizle döndüğü gerekçesiyle kaçınılmazlığından dem vurmuş. Bu sistem için doğru bir tespit ancak her konuda dini referans aramanın da alemi yok. Zaten sanayicilerin ve holdinglerin böyle bir derdi de yok. Üstelik holdinglerin çoğunun da zaten kendi bankaları var. Geçelim bunu.

Diğer kardeşimizin gerekçesi daha makul ve masumane bir gerekçe, haklılık payı da var hiç şüphesiz. Ne var ki girişte de bahsettiğimiz gibi hiçbir sistemin ürettiği çözümler diğeri için çare olmaz, mutlaka artları eksileri vardır. Hani AİHM’nin kararlarına bizimkilerin verdiği cevap gibi, hukuki iç süreçler tüketilmeden uluslararası yargıya gitmek ne kadar anlamsızsa Kur’an’daki meşru bütün zeminler tüketilmeden dış etkinin tesirinde hareket etmek Kur’an sistemini çalışmaz hale getirmektir.

Müslüman dünyasında ribanın faiz olup olmadığından ziyade ahlaki problemlerin olduğu bir gerçek. Zaten kardeşimizin ev kredisi kullanmak için verdiği haklı örnek aslında Müslümanlardaki ahlaki problemin sonuçları. Matematiksel verdiği örnekte de haklı. Her iki arkadaşımızın Kur’an referansı Bakara süresi 275 nci ayeti. Ancak ne var ki ayetleri öncesindeki ve sonrasındaki bağlamlarıyla okumazsanız okuduğunuz tek ayetten istediğiniz anlama ulaşırsınız. Fakat bu kişiyi her türlü yanlışa sürükler. Ki nitekim öyle de oluyor. İşin ahlaki boyutu gözlerden uzaklaşmış iş tamamen ekonomik boyutta meşrulaştırılmış.

İnşallah bu konuya bir sonraki yazıda devam edelim.

Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-GBGQR9HF6V