Herkes her konuda bilgisini paylaşmak hakkına sahiptir. Lakin Amerika’yı yeniden keşfetmenin de kimseye faydası yok. Hele ki din ve Allah’ın kitabında açık ve net olan bilgileri tartışmak yerine uygulamadaki yanlışları tespit edip düzeltme yoluna gitmek hem ahlaki hem de Allah’ın emirlerine daha uygundur diye düşünüyorum.
Öyle ya Al-İmran süresi ayet 104 de Rabbimiz öyle buyuruyor, “içinizde hayıra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun”. Her ne kadar bu ayet emir kipinde gelmiş olsa da Yunus süresi ayet 99 da “ Şimdi kalkıp da iman edinceye kadar sen mi onları zorlayacaksın” uyarısından da anlıyoruz ki kimseyi iman ettirmeye zorlamak gibi bir görevimiz yok.
Geçenler de arabada giderken bir yakınıma bahsi olan şahıslarla ilgili, öbürü de namaz kılmıyordu bu da kılmıyor dedim. Hemen cevabı yapıştır kimsenin namazına karışamayız diye kibarca. Kimse dediği de bizim beraber yaşadığımız, birlikte yaşlandığımız insanlar. Namaz kılmıyor diye Müslüman değil diyemeyiz, belki Mü’min olamaz diye de ekledi.
O zaman bizde Müslüman kime denir Mü’min kime denir ona bakalım. İlmihal diliyle cevap verecek olursak, İmanın şartlarını yerine getirene Müslüman, İslam’ın şartlarını yerine getirene Mü’min denir. Başka bir ifadeyle, İslamlığı benimseyene Müslüman gereklerini yerine getirene MÜ’min denir. Bu tarifler bana ait değil, kabul görmüş muteber kitaplarda yazılı olan ifadeler.
Bence de bu tarifler de bir sakınca yok. Sonuçta Allah da kitabında bu şekilde biraz daha detaylı isimlendirmiş. Asıl sıkıntı birbirimize yaklaşımda bunu nasıl değerlendirip kullandığımızla alakalı. Her marketten kıyma almadığımız gibi kıyma alacağımız yerleri bile özenle belirliyoruz. Sağlığımızla ilgili hemen o işin uzmanı en iyi doktor nerede onu araştırıyoruz. Bir çoğumuzun da marka takıntısı var. Amma birlikte aynı dine inandığımız, aynı hayatı paylaştığımız, aynı havayı soluduğumuz insanların hayatımıza aksi tesir yapacak davranışlarını görmezden geleceğiz.
Bu nasıl bir mantıktır Allah aşkına? Kimliğimize anlam daralması yapıldığında biz hangi kimlikle birbirimize yaklaşacağız? Halk tabiriyle her gördüğümüz sakallıyı dedemiz mi kabul edeceğiz? Namaz ki, hak mezhep tabir edilen dört görüşe göre, ahirette imandan sonra ilk sorgulanacak amelidir Müslüman’ın. Şahsi görüşüm, ibadetler sevap kazanma mekanizması değil insana şahsiyet kazandıran fiillerdir. İbadetler ahlaka yardım için emredilmiştir. Allah Resul’ünün de ahlakıydı ibadetler. Ankebut 2-3, “ İman ettik demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar”.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…