Ahmet DEMİRKAYA

Tarih: 13.01.2016 09:26

KALTİTE(Lİ) YAŞAM (YÖNETİMİ)

Facebook Twitter Linked-in

Üç beş arkadaş oturmuşlar tartışıyorlar. Neleri konuşmuyorlar ki? Ülkenin altından girip üstünden çıkıyorlar, hükümet kurup hükümet yıkıyorlar. Her şey ne için, kaliteli yaşam için. Tabi tarif ettikleri şekilde kaliteli bir yaşam için kaliteli de para lazım. Kaliteli para kazanmak için kaliteli çalışılıyor mu? İşte orası biraz tartışmalı. Geçen hafta “nasıl zengin olunur” yazımızı hatırlarsınız. Tamda bu yazımıza malzeme olacak bir tartışma. Biz konuları heybeden çıkarıp laf olsun diye boşu boşuna yazmıyoruz hayatın içindeki gerçekleri bulup yazıyoruz. 
Lafı fazla uzatmayalım da sadede gelelim. Efendim neymiş, hükümet trafik sigortasıyla kaskoyu birleştirecekmiş, ikisini de zorunlu hale getirecekmiş, zaten hiç kazaya karışmamalarına rağmen sık sık kaza yapanların hasarını da biz ödüyoruz, bunlar haksızlık diye feryadı figan basıyorlar. Aslına bakarsanız konuşulanlar da haklılık payları da var. Ne var ki sigortacılık meşru hiçbir zemini olmayan bir uygulama. Dikkat ederseniz yasal demiyorum meşru zemin diyorum. On sene kadar önceydi sanırım aracımı tamir için yedek parça gerekti. Yedek parça satan bir dükkanda konuşuluyor. Parçacı kendi aracının hiçbir parçasını değiştirmiyormuş. İyice yıpranınca gidip kaza yapıp sigortadan parasını alıyor ve arabayı değiştiriyormuş. İyi mi şimdi işi bilen vatandaş suya sabuna dokunmadan aracını kasko üzerinden yenilerken gariban vatandaş parça parça arabasını yenileyip kullanmaya çalışıyor. Tabi bunu büyük firmaları, holdingleri düşündüğünüz de bunda meşruiyet bulamıyorsunuz. 
Bu işin bir boyutu, diğer boyutu da bir tarafta geçim mücadelesi veren vatandaşlar, bir tarafta ölüm kalım mücadelesi veren vatandaşlar bu tarafta da kaliteli yaşayamamaktan dert yanan vatandaş. Neymiş efendim zaten vergileri, muayenesi, sigortası, bir de işin içine yakıt masrafı giriyor adam gibi gezemiyoruz. Siz bakmayın öyle şehit cenazelerinde falan arzı endam edip göz yaşı akıttığımıza. Dostlar alış verişte görsün canım, insan değil miyiz bizim de yaşamaya hakkımız var. Gebze merkez şenlik yeri, her yere her gün yeni bir cafe açılıyor hiç cefa çekilir mi, sefa sürmek varken. Hafta da en az iki üç defa Gebze Center’a gitmek lazım. Ayda bir iki defa da Center’daki sinemaya da. Yazında şöyle bir tatil keyfi, değme gitsin. Her şey güzel de para yetmiyor ki bunlara. Hani devlet hiç vergi almasa, bütün vergileri iş verenler ödese (sahi ödüyorlar mı acaba) biz de şöyle keyfimize göre kaliteli bir hayat yaşasak ne güzle olur. Değil mi ya? Bence de öyle ama gelin görün ki Türkiye de 75 milyon aynı şeyi istiyor da hak ediyor mu orası tartışmalı. Keşke herkese ürettiği kadar tüketme hakkı verilse. Görsen o zaman esas curcunayı. Özgüler, özgürlükçüler ne ağaçtan bahane bulurlar ortalığı birbirine katmak için. Neme lazım en iyisi ben susup oturayım oturduğum yerde. Ha şehitler mi dediniz? Rahmetli Abdurrahim Karakoç ağabeyimin türküsüne devam. Unutursun mihribanım.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
352286612