Birçok kez yazdım, sordum. Hala cevap alamadığım bir konu. Şu bizim kadrolu mülteciler. İnsanın en olmaz yerinde çıkan çıban gibi. Rahatsız edici.
Diğer yabancılardan farklı tutulan, devletin garantisi altında olan mülteciler. O yüzden kadrolu diyorum zaten. Sınavsız üniversite hakkı verilen, kendilerine maaş bağlanan, kadınları bayan kuaförlerinden çıkmayan, akılları sadece bel altında olan, gittikçe çoğalan Suriyeliler. Evlatlarımız onların bıraktığı toprakları savunurken, plajlardan resim paylaşan sözüm ona savaş mağdurları. Gerçekten savaş zulmünden kaçırılıp getirilenler için sözüm yok. İnsanlık vazifemizi yaptık bakacağız. Ya yaşları 18 ile 35 yaş arası olanlar?
Sizi bilmem ama ben dayanamıyorum arkadaş. Bu adamlar burada keyif çatarken, hatta terör örgütlerine yardım ederken (basında yer alan haber) bizim evlatlarımızın Suriye’de şehit olmalarını kabullenemiyorum her nedense…
İllaki söylediğim doğrudur demiyorum elbette, yanılıyor olabilirim bende. Siyaset bunu gerektiriyor olabilir. Siyaset bilimci değilim ve ülkemize katkısını ilk etapta göremiyor olabilirim. Ama benim gibi, Türk Milletinin her ferdi, yaşadığı çeşitli olaylar nedeniyle bir toplum bilimci öngörüsüne sahiptir. Bu feraset sayesindedir ki her badirenin altından kalkmış, sabaha dimdik çıkmıştır. Yıkılmamıştır, yıkamamışlardır.
Devlet ricaline küçük bir önerim olacak. Vatan sevgisi imandandır. İçlerinde eli silah tutabilen Suriyelileri askere alın. Nasılsa bizim çocuklarımızın haklarının hemen hepsine sahipler. Vatanlarını sahiplenme savunma hakkını verin, bu uğurda şehit olmaları hakkını tanıyın. Mademki vatanları, bizim çocuklarımızla sırt sırta savaşsınlar. Bizlerinde vicdanı rahatlasın.
Yoksa bu vicdan azabı sizi de bizi de yakacak.
Benden söylemesi…
