Özellikle Cumhurbaşkanının faiz çıkışlarıyla son günlerin popüler tartışması “İslam da ekonomi modeli” var mı yok mu tartışmaları gündemin en önemli maddesi haline geldi. Paranın adeta ilahlaştırıldığı zaman ve zeminde böyle bir tartışma İslam alemine ve insanlığa ne kazandırır sizlerin takdirine bırakıyorum.
Geleneksel din öğretimizde ve bunun tarihsel akışında çok büyük problemler olduğu bir gerçek. Bu gerçekliğin arkasında yatan en önemli neden de zaten ekonomik sebepler. İnsanoğlunun yeryüzündeki en büyük kavgası gücü eline geçirme, elindeki bu güçle en edna şekilde
dünya hayatı yaşama arzusu. Son kitap Kur’an indirilmeden öncede böyleydi sonrasında da böyle oldu.
Bazı İslami çevreler diyor ki; Kur’an’ın emrettiği ekonomik bir model yok. Bazıları da dün akşam
dinlediğim Gürkan Engin gibi, sadakaya, zekâta farklı anlamlar yükleyip “din de zorlama yokturun İslam’a yeni girecekler için yanlış manada kullanıldığını, asıl sadaka ve zekat gibi kavramların miktarında zorlama olmadığı” iddiası. Öyle ki, neredeyse kapitalizmi de Kur’an’a uygun rejim diyecek diye korktum.
Bir kısım okur yazarda liberalizmin nimetlerinden dem vurup durdu Akademix adlı yayında. Bununla kalsa iyi de bu da liberalizmin İslam’a uygun rejim olduğunu iddia etti. Akla mantığa uygun anlatılan bu söylemlere eyvallah diyeceğim de pamuk ipliğiyle bağlı ataerkil bir
toplumda bu tür anlatımların insanları boşluğa atmaktan farksız olduğu gözlerden kaçırılan bir gerçek.
Evet, Kur’an’ın direkt emrettiği bir ekonomik model yok.Çünkü Kur’an genel manada ahlak kitabıdır. Parayı, ekonomiyi, malı serveti öncelemez ahlaki ölçüler getirir,insan olabilmeyi öğretir. Geçmiş kavimlerin ahlaki çöküntüler sonucunda nasıl helak olduklarına dikkat
çekerek bizlere yol gösterir. Haksız yollardan elde ettiği servetle Karunların kendilerini nasıl ilah ilan ettiğine dikkat çekerek böyle yapmayın der.Allah Resulü eşi Hatice’den büyük servet kalmasına rağmen hepsini iman ve insanlık yolunda sarf edip,öleceği dakikalar da eşi Aişe’ye kesesinde kalan birkaç dirhemi bile fakirlere vermesini isteyerek kendisinden sonra Müslümanlara en güzel model örneklik etmiştir.
Anlattıklarım bu dar satırlara sığdırmaya çalıştığı birkaç örnek, daha fazlası da Hayat kitabı Kur’an da var.
Geçtiğimiz günlerde çiçeği burnunda maliye bakanımız Nebati, “ Ortodoks politikalardan heterodoks politikalara geçiyoruz” dedi. Kendi kendime dedim ki, şimdi cemaatler, tarikatlar adama saldıracak Hristiyan sistemin politikalarını uyguluyoruz diye, ama olmadı.
Zira bizim gelenekçiler Ortodoks deyince Hristiyan mezhebini anlardı Yunanca kelimeyi. Demek ki onlar da baskın batı medeniyetinin kelime ve kavramlarına alışmışlar.
Günümüzde batı kaynaklı para politikasının kelime ve kavramlarının kullanılması ne İslam’ın suçu ne de bugünkü Müslümanların. Allah Resulü 63 yıllık ömrünün kalan son 23 yılında Kur’an’ın örnekliğinde rol model olmuş ve fakat kendisinden sonra gelenler bunu İslam
ekonomi modeline dönüştürememiş.
Dönüştürülememesinin sebebi de inanç gücünün maddi güce tahvil edilmesinden kaynaklanıyor. Öyle ya, İmam Yusuf’un kendi koydukları 40 da bir kuralını yok sayarak zekat vermemek için sene sonunda mallarını hanımının üzerine geçirip bir sene sonra hanımı da ödemesin diye tekrar kendi üzerine geçirmesini başka nasıl izah edersiniz?
Bendeniz her zaman şunu savunuyorum, ahlakın olmadığı toplumlarda ne parayı kontrol altına
alabilirsiniz ne de insanı. Kontrolsüz toplumlar da ekonominin hangi sistemden olduğunun, hangi kelime ve kavramlarla ifade edildiğinin de çok ehemmiyeti yok.
Sonuçta hepsinin ürettiği zihniyet altta kalanın canı çıksın toplumu. Allah’ın istediği ve emrettiği toplum bu mu? Hadi tartışalım!
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
