Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş. Büyüklerimizden duyduğumuz en anlamlı deyimlerimizdendir yukarıda geçen söz. Yıl olmuş 2023 ne bu deyimleri bilen var ne de atasözlerini. Yeni nesil bu sözlerden mahrum yetiştikleri için olsa gerek ne vatan sevgileri var ne de bayrak. Bunun müsebbibi de siyaset ve siyasiler olsa gerek.
Öyle kutsallık falan atfetmeye gerek yok, vatanın kıymetini anlamak için kızıp, bağırıp çağırıp defol denileceğine içimizdeki sığınmacı veya mültecileri gidip dinleyin anlarsınız. Evet, belki biraz rahat tavırlar sezebilirsiniz ama hiç kimse kendi evinde hissettiği rahatı başkasının evinde hissedemeyeceği gibi onlar da buralarda öyle sanıldığı gibi rahat değiller. Bendeniz hepsiyle birebir görüştüğüm için (Suriyeli, Iraklı, Tunuslu, Faslı Cezayirli vs.) bu güzelim vatanımızın kıymetini iliklerime kadar hissediyorum.
Uzun süredir kendimi bilgisayarın başına götüremiyorum, ellerim klavyeye bir türlü gitmiyordu. Sebebi de siyaset. Kendimi zor tutuyorum ve bu durum beni hasta ediyor. Girme topa, boş ver diyorum ama olmuyor. Elbette ki herkesin bir siyasi görüşü, ideolojisi var, olmalı da. Yıllardır sporu barış, dostluk kardeşlik dedik kavgalarını daha yeni önleyebildik. Ama siyasetteki kavgaları hala önleyemedik. Eskiye nazaran biraz daha iyiyiz diyebiliriz, o kadar.
İçimizde kavga gürültü etmeden her türlü siyasi görüşü ve ideolojilerini tartışabilmeliyiz. Hiç kimse küfür-hakaret etmeden, yalan ve manipülasyon yapmayıp toplumu germemeli. Vatandaşın tercihine de herkes saygı duymalı. İktidar icranın başı olduğu için tabi ki eleştirilmeli, birçok yazımda da eleştirilerimi yaptım. Ancak eleştirinin de bir ölçüsü olmalı, toplumda olumsuzluk yaratmamalı. Özellikle kimlik üzerinden siyaset ülkemiz açısında tehlikeli bir kulvardır. Buralardan yapılan atışların kimseye faydası olmayacağı gibi ülkeyi de yangına sürüklemekten öte geçmez.
Bu yüzden uzun süre sessiz kalmayı tercih ettim, topa girmemeye özen gösterdim. Ancak ne var ki, bazı İslami kesimlerin “he he dış güçler” diye alay ettiği dış müdahaleler hiçbir seçim döneminde olmadığı kadar kendilerini açık ettiler, açıktan tavır alıyorlar. Ben bunu hazmedemiyorum. Birçok vatandaşımız bırakın dış basını içimizde çıkan gazeteleri bile doğru dürüst takip etmiyor. Onlar takip etmiyor veya edemiyor diye bizde meydanı boş mu bırakacağız.
Bendeniz gençlik yıllarından beri büyük şeytan Amerika diye haykırmış bir kardeşinizim. Başkanlarının ve medyalarının ülkemin içişlerine karışmasını kesinlikle kabul etmiyorum. Biz bugüne kadar hiçbir Avrupa ülkesinin seçimlerine karışmadık, karışmayız da. Yöneticileri nezdinde açıktan karışmasalar da basın yayın kuruluşlarıyla açıktan seçimlerimize karışmaları onuruma dokunuyor ve kesinlikle kabul etmiyorum. Şimdi soruyorum, onlar mı daha demokrat yoksa biz mi? Onlar mı daha medeni yoksa biz mi?
Yıllarca demokrasi, modernistlik adına bizleri oyalayıp durdular. Aynı gerekçelerle bölgemizdeki birçok ülkenin tepesine çöktüler, yer altı ve üstü kaynaklarını sömürdüler. Hala da iştahları kapanmış değil. Evet bugün onların ürettiği teknolojiyi kullanarak bu yazıyı yazabiliyor olabiliriz ama bu bizim ayıbımız olduğu kadar onların engellemelerini de yadsımamak lazım. Şimdilerde ayağımıza çelme takmak istemelerinin sebebi de özellikle sivil savunma sanayinde yaptığımız atılımlardan başka bir şey değil.
Onları çirkin emellerini engelleyip vazgeçiremeyeceğiz belki ama en azından vatandaşlarımızı bilgilendirip uyanık olmasını, bu oyuna gelmemelerini sağlayabiliriz. Seçimi kim kazanırsa kazansın uluslararası denge siyaseti ile vatandaşı zor durumlara düşürmeyecek politikalar üretmeli. Bilinmeli ki, onlara elini veren kolunu alamıyor.
Aslında ayrı bir yazı konusu ama yeri gelmişken bazı kendilerini İslam diye tanımlayan gruplara da bir çift lafımız var. Dini kaynaklarımız da eksik ve yanlışların olduğunun ben de farkındayım. Lakin batıya çanak tutarak, onlardan medet umarak mı gidereceğiz bu yanlışları? İmam-ı Azam Emevilerin zulmüne karşı Abbasileri destekledi onlardan da zulüm gördü ve fakat inandığı değerden taviz vermedi. Bedelini de canıyla ödedi. Batı Yesrib değil Amerika da Ensar değil. Burası yıllar yılı doğrusuyla yanlışıyla İMAN toprakları ve öyle de kalacak. Çünkü başka Türkiye yok, bizim de gidecek başka yerimiz yok.
Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır.
Toprak uğrunda ölen varsa vatandır.
Biz bu topraklarda çok bedeller ödedik, üç beş çapulcuya ve yanlış siyasete kurban etmeyiz. Bu da böyle biline.
Hadi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
