İbadetler sanki cennete sadece gitme aracıymış gibi ara bir alana sıkıştırılarak onun dünya hayatına bakan yönü ya görmezden geliniyor ya da birileri kendi emellerine hizmet olsun diye işin o yönünü uydurma bilgilerle kamufle ediyor. Dün bir bu iki, sosyal medya da cennet dağıtma furyası başladı. Her kim Ramazanın başlangıcında Müslüman kardeşini bir Ramazan daha gördüğü için tebrik ederse Allah ona cehennem ateşini haram kılarmış. Kim nereden uyduruyor bilinmez ama bununla asıl ibadetlerin hayata ve insana bakan yönü örtülüyor. Sanırım denilmek istenen o i, inananlar öyle her şeyi bilmelerine gerek yok, bizim anlattıklarımızla iman etsinler kurtulsunlar. Biz de bu sayede hem dünyalıklarımızı kazanıp iyi bir yaşam kalitesi yakalayalım hem de bizde cennet nimetlerinden bunlar sayesinde kazanalım diye düşünülüyor olsa gerek.
Önümüzdeki Cuma günü Fransa’da Avrupa futbol şampiyonası başlayacak. Dünyanın bir çok yerinden sporcular ve onları izlemeye gidenler sırf spor olsun diye bu turnuvaya katılacaklar desem herkes güler değil mi? Ya da bu tür organizasyonlar sadece bir kupa alabilmek için desem kaçınız inanırsınız? Ve ya bütün ülkeler sadece bir kupa kaldırmak için mi bu kadar masrafa girip milyonlarca para harcıyorlar sanıyorsunuz? Tabi ki bunların hiç biri değil, hepsi. Artı bütün ülkeler turizminden tutun, takımların ülke puanlarına kadar her ince ayrıntı düşünülüp bu tür organizasyonlar yapılır, katılanlar da bunları düşünerek katılır. Şimdi beşer aklı bile en ince ayrıntıyı düşünerek böyle organizasyonlar yapacakta bu kainatın eşsiz ve tek sahibi Rabbimiz sadece kulları cennete girsin diye mi ibadetleri emredecek? Ya da O’nun bizim yapmaya çalıştığımız ibadetlere ihtiyacımı var ki bin nazla ve karşılığında cennet yoksa yapamam demeye getirir gibi ibadetlerin hayata bakan yönünü es geçiyoruz? Tam aksine hayatı anlamak ve anlamlandırmak için ibadetler Rabbimiz tarafından verilmiş en önemli nimetlerdir. İbadetleri Rabbimizin rızasını kazanmak için onun istediği gibi yerine getirebilirsek ve bir bütün olarak idrak etmeye çalışırsak işte o zaman ibadetlerin bize faydası dokunur. Yoksa önce ölmeyi, sonra da cennete girmeyi bekler dururuz.
İsterseniz ibadetlerimizin temeli olan abdestten başlayarak Ramazan boyunca biraz ibadetlerin hayata bakan yönlerini birlikte analiz edip, anlamaya, idrak etmeye ve tabi ki Rabbimizin emri ilahisi doğrultusunda yaşamaya çalışalım. Bir kere abdest ellerimiz, ayaklarımız veya bütün azalarımız kirlendiği için yıkamıyoruz. Haddi zatında yaptığımız bu eylemin ifade ettiği bir mana var. Ellerimizi yıkarken söz veriyoruz Rabbimize; Ya Rabbi, şu yıkadığım ellerimle haram işlemeyeceğim, harama el uzatmayacağım, zalimi alkışlamayacağım, haksızlığa-hukuksuzluğa onay veremeyeceğim, senin rızanın dışında bu ellerimi kullanmayacağım diye söz vermektir. Ağzımıza su verirken de hakeza, Ya Rabbim şu yıkadığım ağzımla yalan söylemeyeceğim, kimseye iftira atmayacağım, küfür söz söylemeyeceğim, haram lokma sürmeyeceğim diye söz vermektir. Başımızı mesh ederken de ya Rabbi, şu mesh ettiğimi başımı senden başka hiç kimsenin önünde eğmeyeceğim, senin rızanın dışında hiçbir batıl davalara başımı koymayacağım diye söz vermektir. Böylece devam ederek aslında su ile bütün uzuvlarımızı yıkarken Allah’a(CC) söz vererek de itaat altına alıyor, dişilinle ibadete hazırlanıyoruz. Eğer abdest alırken bunlara dikkat etmiyor veya söz verip te yapmıyorsak zaten abdestli değilizdir. Abdestsiz yapılan ibadetlerini faziletini varın siz düşünün. Bugünlük bizden bu kadar.
Haydi, kalın sağlıcakla, selam ve dua ile...
