Demek ki umut kesmemek gerekirmiş Rabbimden. Neler görmedi ki şu yalan dünya denilen.
Ne savaşlar, ne acılar, ne kıtlıklar....
Böyle bir dünyaya gelir miydi bor daha mutluluklar.
Rabbim öyle merhametli ki, tamda umudu kesmişken bir bir indiriverdi.
Daha bir bebekken bakanın içini eriten gözleri, yalan dünyaya bedeldi ay yüzündeki gülüşü.
Onun arkadaşı kuşlar, bulutlar, ağaçlar gece takipçisiydi yıldızlar.
En karanlık gecelere düşerdi en güzel nurlar.
O gece bir başkaydı yıldızlar koşarcasına hareketli.
Karanlık hiç olmadığı kadar öfkeli.
Sanki bir nur gelip, onu yok edeceğini bilir gibi. Tabiat hiç böyle aşka gelmemişti. Çiçekler bir başka güzel açmıştı o nisanda.
Bahar sanki onunla geldi, onun bağrında.
Bu kadar huzurlu doğmuyordu güneş Mekke sokaklarına. Bir tatlı heyecan sardı bulutları.
Hiç bu kadar rahmetli yağmamıştı nisan yağmurları. Mekke şehrini sararken rengarenk gökkuşağı.
Oydu cahiliyeye meydan okuyacak kurtarıcı...
Dünya beklerken nurunu ve zaman geçmişti.
İşte kulakların duyduğu en güzel bebek sesi. Amine'nin ciğer paresi, İslam'ın güneşi hoş geldin.
İnsanlığın peygamberi, doğruluğun efendisi hoş geldin.
Rabbimin sevgilisi hoş geldin, ümmetin şefaatçisi hoş geldin...
Sana layık ümmet olabilmek dileğiyle...