Her evde televizyon yoktu. Belki birkaç sokakta bir. O zamanlar çocuklar uykuya Adile Naşit’in “İyi geceler kuzucuklarım.” sözüyle girerdi. Üstelik tüm sokaktakiler aynı anda. Neden mi? Uykudan önce programı toplu olarak komşunun evinde izlenmişti. Üstelik onca yokluğa rağmen ev sahibi çocukların önüne sahan la patlatmıştı mısırı. Yüksünmeden, gönülden… Komşuluk vardı çünkü. Sevgi, saygı vardı. Dahası huzur vardı !...
*
Çocukların belki tümünün ellerinin sırtları çatlaktı. Toprağa sürekli temastan. Mahallenin tüm çocukları belirli yaşa kadar misket oynardı. Renkli düz… Birlik, ikilik vs… Kavga, dövüş, hakaret yoktu. Ütmek te vardı ütülmekte. Ütüldün kalmadı mı misketin borç verirdi arkadaşı. Sadece verdiği kadarını almak şartıyla. Hakkaniyet, adalet vardı. Huzur vardı !...
*
Kendimden bilirim. Muhterem babamın görev yaptığı caminin ince temizliği mahalle kadınları tarafından on beş günde bir yapılırdı. Halılar kalkar, yıkanır sokak ortasında. Belki iki yüz elli metre aşağıdan akan maduru deresine akardı deterjanlı su. Nasıl bir yıkama olduğunu varın siz tahayyül edin. Yalansız riyasız. Kadınlarımızda temizlik vardı, mahcubiyet vardı, camilere karşı sorumlulukları vardı. Yani huzur vardı !...
*
Mahallelerde temizlik personeli yoktu eskiden. Köşe başlarında varilden bozma çöp kovaları vardı sadece. Ve o günkü şartlarda bile en geç gün aşırı çöp kovalarını boşaltan traktörler, veya iki tarafında ahşaptan yapılmış kasaları ile eşekler. Hepsi bu. Sokak süpürmezdi onlar. Çünkü herkes evinin önünü temiz tutardı. Temizliğin imandan geldiğini bilirdi herkes. Çevreye karşı saygı vardı, koruma vardı. Ve tabi ki huzur vardı !...
*
Boşanma yoktu bu kadar. Kol kırılır yen içinde kalırın manasını çocuk aile ocağında bellerdi. Komşu bilmesi gereken kadarını bilirdi sadece. Ne evin erkeği reklam ederdi eşini, ne de kadını. Sevgi vardı aralarında. Saygı vardı, Allah korkusu vardı. Velhasıl huzur vardı !...
*
Bu kadar debdebeli bir hayat yoktu. Zeytin birkaç kez ısırılarak yenirdi yokluktan. İkaz alırdı çocuklar anneden babadan. Kaşları düşerdi belki. Ama küsmezlerdi de… Ayakkabılar her zaman bir numara büyük alınırdı. Seneyi de çıkarsın diye. Ama ne yalan söyleyeyim vurmazdı o ayakkabılar topukları. Büyük ya !... Dizler yamalı, paçalar dan iplikler sarkılırdı pantolonlarda. Bu gün kü manada moda olduğundan değil. Yokluktan. Evet bir çok şey yoktu ama insanlar mutluydu. Yalan, riya yoktu yönetende yönetilende. Huzur vardı !...
Ve benim sevgili okurum, eskiden insanlık vardı, yalansız aşklar vardı, halka hizmetin hakka olduğuna inananlar vardı, temiz yürekli insanlar vardı, temiz ilişkiler vardı. En nihayetinde Huzur vardı be kardeşim.
Benden Söylemesi !...