Ülkemiz son yılların en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Düne kadar dost bildiklerimiz bu gün düşman oluyor. Referans olarak görüp tavsiye ettiğimiz İslami cemaatler bir birini acımasızca eleştiriyor. Kim kiminle dost kim kimin düşmanı belli değil. Tam da birilerinin sevdiği puslu hava. Böyle bulanık sularda mesafe kat etmek de hayli zordur. Böyle zorlu bir dönem de bizde kalemimiz yazdığınca dilimiz döndüğünce bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Her şey yarınlarımızın aydınlık geleceği için, çocuklarımız için bu zorluklara göğüs gerip bugünlere geldik. Dünü ve öncesini mutlu yaşayanlar huzurun toplumun geneline yayılmasından rahatsız olmuş olacaklar ki sosyal medyadan ve bu köşeden yazdıklarımdan rahatsız olmuşlar, beni az tanıyan, hiç tanımayan zevatlar hükümete destek verdiğim gerekçesiyle şiddetle eleştiriyorlar. Kaldı ki bir vatandaş olarak benim de bir oy hakkım var ve istediğim yere kullanırım. Kimsenin kime oy kullandığına da karışmam. Benim demokratik kültür anlayışım bunu gerektirir.
Bu eleştirenler arasında kimler yok ki? Avukatı, mühendisi, iş adamı, öğrencisi, gazetecisi, esnafı hemen her kesimden insanlar var. Hepsine buradan tek tek cevap yetiştirecek değilim elbet. Zira bana göre eleştirilerin çoğunluğu kişisel ve sadece kendilerini bağladığı için bütün kamuoyunu meşgul etmeye hiç gerek yok. Ama bazıları var ki akla, izana, izaha sığmayan ve fakat izah edilmesi gereken konular. Bunları es geçemeyiz ve bu bilgileri toplumla paylaşmak bizim görevimiz. İlk önce benimle ilgili ithamlarını değerlendirip daha sonra genel konulara yer vermeyi uygun görüyorum.
Bir şeyin kıymetini onun yokluğunu çeken bilir. Varlığın kıymetini, bu güzelim vatanın kıymetini, demokratik huzur ortamının kıymetini, barışın ve kardeşliğin kıymetini en iyi bilenlerdenim. Çünkü biz sağ-sol kavgasının ortasında büyüdük ama o kavgalara hiç karışmadık. Yakıp yıkan olmadık hiçbir zaman yapıp imar eden olduk. Bunları yaparken de çok mağduriyetler yaşadık, horlandık, haksızlığa uğradık. Hiç kimseye kırılmadık, darılmadık doğru bildiğimiz yolda her türlü fedakarlığı karşılıksız yaptık.
Beni şiddetle eleştirenlere şu tüyoyu da vereyim, en fazla haksızlığa Ak parti iktidarında maruz kaldım. Ama biz küçük hesapların adamı olmadığımızdan aldırmadık bunlara. Rabbime şükürler olsun ki bunu yapanların maskesi düştü, şimdi onlar Ak parti düşmanı oldular. Bitti mi, elbette ki hayır. Böylesine büyük bir camianın içerisinde elbette ki ayrık otları her zaman olacaktır. Pire için yatağı yorganı yakacak değiliz. Dezenfekte yollarını kullanacağız, hem de ailemi de karşıma alarak.
Ailem dedim de, en çok onlar üzerinden yapılanlar canımı acıttı. Mesela hastaneler ve doktorlardan az mı çekmedik. Ben ve iki oğlum işitme engelliyiz. Hadi ben hiç engelli kabul edilmedim hayatım boyunca, işitme cihazını da 35’şim den sonra kullanmaya başladım.
Ama çocuklarıma ne pahasına olursa olsun erkenden almayı, onların eğitimlerini en iyi şekilde yaptırmak için çok mücadele ettim. Doktorlar da vermemek için direndiler adeta. Küçük oğluma engelli raporunu hala vermiyorlar. Ama para karşılığında birilerine veriyorlar bu raporu. Hem de kanunlara rağmen, 2002 de çıkan başbakanlık genelgesine rağmen. Ya okullar ve öğretmenler! Sınıf öğretmenleri için hazırlanmış işitme engelli öğrencinin eğitimini eksiksiz alabilmesi için önerilen bilgileri kendilerine vermeme rağmen çocuğumu ön sıraya oturtmamak için canhıraş mücadele eden öğretmenler neye hizmet ediyorlardı acaba?
Kulağındaki çok pahalı cihazları ön sıraya oturmak için taktığını, duymama gerekçesinin yalan olduğunu sınıfın ortasında çocuğumu rencide ederek paralayan öğretmen hangi misyonun temsilcisi acaba? Bütün bunların sorumlusu Ak parti hükümeti mi? Kaldı ki ben bütün sorunlarımı torpile karşı olduğum için hiçbir partiliye gidip yardım da almadım, sadece hukuki yolları zorladım gücüm yettiği kadar.
Keşke beni acımasızca eleştirenler biraz beni tanısalardı. Bir sonraki yazıda eleştirilerine cevap vereceğim ancak buna rağmen halen beni şiddetle eleştiremeye devam edenlere hakkımı helal etmeyeceğim, maşeri vicdanlara havale edeceğim.
Selam ve dua ile…