Büyük bir badireyi atlattık. Allah bu millete bir daha 'İstiklal Marşı' yazdırmasın.
15 Temmuz gecesi yaşananlar, bu milletin hala 'Çanakkale Ruhu'na sahip olduğunun bir göstergesidir. Topla, tüfekle, uçaksavarla, F16’larla bomba atılmak suretiyle sindirilmeye, vatanını üç-beş soysuz haine ve onların efendilerine bırakmayacağımızı dünya âleme gösterdik.
Halkımızın bu cesareti ve gözü karalığı tüm dünyada demokrasi yanlılarına örnek olacaktır.
Dünya toplumlarının vicdanı olan yegâne millet, Türk milletidir. Bunu tarih boyunca ispat ettik, bugün de ediyoruz.
Dervişin biri bir gün kafasını kazıtmak için berbere girer ve berber koltuğuna oturur. Berber tıraşa henüz başlamış iken, içeriye bir külhanbeyi girer.
Gelir gelmez dervişin kafasına okkalı bir şaplak atar ve 'kalk bakalım koltuktan ben tıraş olacağım' der.
Derviş hiç sesini çıkarmaz ve koltuktan kalkar. Külhanbeyi dervişi aşağılayan ve hakaretamiz hareketlerle tıraşı bittikten sonra dükkândan çıkar. Tam o esnada yukarına aşağıya doğru atların boyunduruğundan kurtulmuş bir at arabası hızla aşağıya doğru gelmektedir ve külhanbeyini altına alıp ezerek öldürür. Dervişin bir Allah dostu olduğunu bilen berber, 'derviş, ettiğin beddua biraz ağır olmadı mı?' diye sorunca, Derviş, 'Vallahi beddua etmedim, ama bu kelinde bir sahibi var. Demek ki O’nun zoruna gitti der.'
Tüm dünyada mazlumun yanında duran, onun gür sesi olan, kanat gerip kollayıcı olmaya çalışan bu necip milletin de bir sahibi var.
Ona yapılanları Çanakkale Savaşı'nda da, bugün de ayaklarına dolaştıran Yüce Mevla’mız, biz doğru yolda oldukça bizimle beraberdir.
Yakındır vaat ettiği günler Hakk’ın, belki yarın, belki yarından da yakın…