AP Türkiye ile müzakereleri askıya almış. Tam destek veren devletler de var, bu kararı olumlu bulmayanlarda.
Hatta Avusturya Türkiye’ye askeri mühimmat ve silah sevkiyatının durdurulmasını istemiş.
Çokta tın…
İlk kez Cumhurbaşkanı’nın konu ile ilgili konuşmasını ayakta alkışladım, yeterli bulmasam da.
Belki siyasi konjonktür gereği bu kadar konuşma ile kesti.
Anlarım, yeterli bulmasam da anlarım.
Geriye doğru bakıyorum da tarih her zaman olduğu gibi Türkeş’i bir kez daha haklı çıkardı.
Kızıl Elma demişti yıllar önce. Türk devletleri birliği. Dünya üzerinde birkaç devlet hariç Müslüman yada gayri Müslim devletlerin ortak düşmanı Türkiye.
Ne kadar Müslüman kardeşlerimiz diyerek kucak açmış isek te Ortadoğu'da da dost devlet olmadığı ortada.
Ne yapmalı?
Birincisi, açsın Türkiye sınır kapılarını. Şu mülteciler akın akın gitsinler Avrupa ülkelerine. Gitsinler ki görsün bu devletler.
Söz verdikleri yardımları da vermediler.(Ki ben vermezler demiştim)
Çünkü biliyorum ve inanıyorum ki Müslüman Türk’ün dostu Müslüman Türk’tür yine…
İkincisi Avusturya’nın şu çıkışı. Silah ambargosu.
Esasen bu konu lehimize sayılır. Yerli silah sanayimizin yükselişi zaten korku saldı keferelere.
Tam sırası, kamçı olmalı sırtımıza, daha çok çalışmalı, daha iyisini, iyinin daha mükemmelini üretmeliyiz.
Teşbihte hata olmaz. Dinsizin hakkından imansız gelirmiş.
Kılıçdaroğlu konu ile ilgili olarak; "Bunlar yaptırım, arkası gelecek" demiş. Vay sağ olasın. Demesen anlamamıştık. Türk düşmanlığı içeren sözler üzerinden iç siyasette muhalefet yapılmaz. Hani dikkatinizden kaçmıştır. Hatırlatayım dedim haddim olmayarak.
Sözün özü şu;
Durum gösteriyor ki dünyada Kızıl Elma şart oldu. Ha Kızıl Elma diyerek başka biri çağrışım yapıyor da inadına buna karşı iseniz adını Türk Birliği koyun. Biz anlarız…
İşte o zaman başımız daha dik, dimdik olacaktır.
Benden söylemesi…