Hristiyan dünyasında “Müslüman Terörist” algısı oluşturuldu. Yüzyıllardır İslam ile savaşan beyinler bu algıyı havada kaptı da, yüzyıllardır Müslüman olarak yaşayan bu topraklarda “Müslüman yobaz, Müslüman gerici” algısının müsebbibi kim?
28 Şubatta bu vatanın evlatlarını parya görerek, ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutanlar kim? Öldüklerinde hepsinin cenazeleri “cami avlusundan” kaldırılırken Müslüman sayılanlar, sağ iken tüm uğraşlarını müslümanın boynuna yafta asmak, bir kalıba sığdırmak için harcadılar.
Camileri sadece cenaze namazlarında boy gösterecekleri, konu mankenliği yapacakları yerler olarak görenler, söz konusu dindar insanlar ve dini otoriteyi eleştirmek ve suçlamak olunca, çok mütecaviz oldular.
Diyanetin fetva sitesine yapılan bir komployu, Diyanet İşleri Başkanının kellesini almak için kullanmak, 28 şubat mantığının bir ürünü. Söylenen bir yalanın işlerine yarayacağını anladıklarında, onun bir yalan olduğunu görseler dahi bunu kullanmaktan vazgeçmemeleri, kafalarının içinde bulunan “Müslümana ve Müslümanlığa karşı” olma eğilimlerinden kaynaklanıyor. Sorsan Müslüman olduğunu söyler ama inandığı gibi yaşamaya çalışana karşıdır. Ona göre İslam onun yaşadığı şekildir. Herkes onun yaptığı, yaşadığı gibi yaşamalıdır.
Allah (C.C.) “bana kul hakkı ile gelmeyin” demiştir. Ama gelin görün ki, Umre İbadeti sırasında kalp krizinden hayatını kaybetmiş bir insan için “viagra’yı fazla kaçırmış” diyecek kadar haddi aşan, telafisi mümkün olmayan “iftira, hakka girme-helallik almanın mümkün olmadığı” sözler sarfeden insanları gördük.
Son olarak sosyal medyada rastladığım Kocaeli’de bir gazetenin manşetinde “bu nasıl imam” başlıklı bir yazıda cübbeli, takkeli, şalvarlı bir resmi bulunan imamın cemaati rahatsız ettiği, laikliğe, çağdaşlığa aykırı buldukları bir insanı hedef aldılar. Sorsanız “demokrat” olduklarını söylerler. Herkes dilediği yaşamalıdır derler. Ama onların dilediği gibi!
Bu ülkede insanların fikirlerine, bilgisine değil, şekline, statüsüne göre değer verilir bir kısım toplum tarafından. Bunlar kendilerini her şeyin herkesin üstünde gören, şımarık bir azınlıktan başka bir şey değiller. İnsani değerleri olmayan, ahlaken erozyona uğramış bu kesim her fırsatta ecdadına kin kusar bir pozisyona gelmiştir. Üzerinde yaşadıkları toprakların tarihine ve medeniyetine yabancılaşmış, “uygar” sandıkları batılıları taklit etmeye çalışan zavallılardır.
Selami Tosun