Her sabah yeni bir sıkıntı, kalp sızısı, endişe ya da karamsarlıkla uyanmak…
Gelecek ümidimizi epeyce yükselttiğimiz günlerde yeniden bir ümitsizliğin peşine takılmak…
Televizyon kanalları ya da gazetelerde her gün biraz daha tuhaflaşan, çığırından çıkan yorumların, başlıkların ya da haberlerin muhatabı olmak…
Daha kurduğu ilk cümlede kendi özgür iradesini değil, kendisine emredilenleri söyleme iştiyakını hissettiren, toplumsal algı yönetimi görevini üstlenen kendini bilmezlere kulak kesilmek ve hemen ardından ağız dolusu tiksinmek…
Kaosun, şiddetin, kanın, kin ve fitnenin kuşattığı atmosferi her gün biraz daha derinden solumak…
Siyasetten, demokrasiden, insanlık ya da barıştan dem vurduğu halde tavır ve davranışlarıyla kendilerini takip edenleri dahi inandırmaktan aciz şahısların sözlerine şahit olmak…
Onca gündem maddesi yoğunluğunda ne yapacağını bilemeyen kitlelerin en sonunda dönüp kendinden bile şüpheye düştüğü anlara tanık olmak…
Neden sürdürüldüğü belli olmayan bir savaşın ortasında yitip giden günahsız insanların ardından bıraktıkları sevenlerinin perişanlığına, gözyaşlarına ve isyanına yanmak…
Çocuklarımıza, gençlerimize neyi nasıl anlatacağımızı bilememenin mahcubiyetiyle kaçacak yer aramak…
Yarınla ilgili umut dolu adımların atılmayışına için için kızarak bir kuytuda kendi kendini yiyen dertli insanlardan biri olmak…
İşte son günlerde yaşananların özeti bu. Yeniden huzursuz günlere dalışımızın hikâyesi bu. Gönlümüzü ferahlatacak sözleri söyleyeceklerin hala tam kararlı olmayışı bile her şeyi açıklamaya yetiyor. İşte bu yüzden de susuyor, susuyor ve öylece bakıyoruz.
Olur ki bir gün gelir ve gelecek ümitlerimiz yeniden filizlenir diye… Gün olur her yanımız huzur bulur diye… Mevsimlerimiz bir kez daha bahara döner diye… Belki birileri bizim bu ürkek yüreğimize merhem olur, bizi felaha ulaştırır diye… Ruhumuzu daraltan bu kasvet çığlığını duyar diye…
Bekliyoruz, bekleyeceğiz…
Bütün insanlığın, ümmetin ve milletin selameti için dua edecek ve bekleyeceğiz.
Ümitsiz olmaz, biliyoruz.
Allah sabredenlerle beraberdir. Ama sabrı mücadele olarak bilenlerle tabi ki!