Eşya
Bizim için eşyanın tek bir ismi vardır. Sandalye sadece sandalyedir. Kapıya işlevi kadar değer veririz. Yastığımız bizi rahatlattığı sürece yanımızdadır. Eşya, bizim için tek bir manayı ifade eder. Oysa çocuklarda bu durum çok daha farklıdır. Bir çocuk için oyuncak araba sadece bir oyuncaktan ibaret değildir. Belki de onun en değerli varlığıdır. Bir çocuk için resimli kartlarda bir kedi, onun arkadaşıdır.
Başka bir açıdan bakalım. Siz kuşların kanadına kol demezsiniz. Veya kulaksız bir kediyi hayal ettiğiniz oldu mu hiç, ya da uçan bir timsah? Belki çocukken..
İşte o masumlar, bu dünyanın aziz misafirleri. Onlar henüz dünyayı bizim gibi sahiplenmeden önce, yani henüz çocukken, henüz özelken bir şey fısıldarlar bize. Anlayabilene aşk olsun.
Bir gün öğrencime sordum:
-Arabalar konuşur mu?
-Hayır.
-Neden?
-Çünkü konuşurlarsa yakıtları biter.
Sadece birazcık onlar gibi düşünmeye çalıştım. Onların dünyası cennet gibi.
Bir gün yine öğrencime sordum:
-Kedilerin kuyruğu var, senin niye yok?
-Annem almıyor ki.
Bir gün herhangi bir sabah uyandığınızda yastığınıza deyin ki ‘ Seni çok seviyorum. Çünkü dinlenmeme sebep sensin. Elbisenize deyin ki ‘ Seni çok seviyorum. Çünkü örtünmeme sebep sensin.’
Düşlerimizde günlük hesaplar yerine çocuklara hediyeler biriktirdiğimiz gün, eşyanın kıymetini anlayacağız, onlar gibi.
MİKAİL ADIGÜZEL