Hamide KURUBAL

Tarih: 15.09.2017 08:06

Anılar ve öğretiler

Facebook Twitter Linked-in

  Köyde geçirdiğim 24 Ayar saf çocukluğum geliverdi aklıma...Daha 4-5 yaşlarındayım. Komşumuzun kızı Nazlı abla bana “ uç uç böceğim… Annen sana terlik pabuç getirecek” tekerlemesini öğretti ve bunu uğurböceğiyle yaptığımda gerçekten terlik getireceğini söyledi. Saftım ve Nazlı ablaya tabii yüzde yüz inanmıştım.Hemen bir uğur böceği yakalayıp Nazlı ablaya gidip tekerlememi tekrar ettim. Doğru olup olmadığını sordum ve yapıyorum dedim. O da gülerek “yap yap” dedi. Uğurböceğini uçurmuştum ve bana terlik getirecekti.Epey bir zaman geçince Nazlı ablaya gittim “hala getirmedi” dedim. “neyi” diye cevapladı. “Terlikler!!Terlikleri getirmedi” dedim. O da bana “ 2 saattir sen hala bekliyor musun? “ diye şaşkınlıkla ve birazda mahcup olarak sordu. Şaka yaptığını söyledi.
        Hayallerimin gerçek olmaması mı, Nazlı ablaya inanmamak mı beni üzdü bilmiyorum. Şu an bildiğim ilk “güvensizlik” dosyamın açıldığı an o andı. Daha sonra yaşadığım tüm güvensizliklerde o dosyaya kaydediliyor ve ben her ne zaman güvensizlik yaşasam bütün güvensizlik yaşadığım durumlar biranda ruhumdan, hislerimden geçiş yapıyordu ve Her seferinde beraberinde hayal kırıklığı da yaşıyordum. Ben bu dosyayı temizleyip, yeniden çerçeveledim ve güvenli hale getirdim.
Ya sizlerin ki???Sizin hayalleriniz... sizin başkalarına,hayata,kendinize güveniniz??? Nerede takıldınız acaba..? Şimdiki başarısızlıklarınız,yetersizlikleriniz şimdide mi geçmişte mi???
        Aslında çoğumuz yaşadığımız son durumu asıl durum sanırız ama aslında öyle değildir.  O duyguyla ilgili bir ilk dosyamız vardır ve o günden beri gelişen,biriken bir duygudur.  Örneğin: 3-4 yaşlarındaki bir çocuk köpeğin ağzına, kulağına elini değerken,  onunla oynarken annesi görse ve kendi korkusunu çocuğuna yüklese dese ki “ annem kaç kaç , ay ay!!” ....çocuğu ne mi olur ?
               Çocuğun ilk” korku “ dosyası açılır. Daha sonra caddeyi geçerken” araba geliyor, aman dikkat et” gibi bir cümleyle bu dosya içeriği kabarmaya devam eder. Asansörde kalır ve daha birçok korkuyla ilgili durum yaşar ve bu korkuların her biri ilk dosyaya kaydedilirken, en basit bir korkuda tüm korkuları yaşayarak devam eder. Vee bam telinin koptuğu an gelir “panik atak” tabiriyle tanışılır. Aslında dolan ""korku kotası"dır ve panik atak bir rahmet olarak bunları temizleme zamanının geldiğini hatırlatır. Yalnız ticari zekâya dikkat çekmek istiyorum. İsmi panik ve atak olarak oluşturmuşlar. Yani bir insan Panik atağım var derken zaten korkar. Panik!!! Atak!!!Şimdi bu ismi değiştirirsek ve “duygularımın yükselerek dansa kalktığı bir durum”  var desek… Nasıl olur? Hoş değil mi?
              İnsanlar hasta haneye değil de şifahaneye gitse… neyse bunlar zaten malumumuz..
Siz hiç panik atağınızla sohbet ettiniz mi? Hep öcü olarak gördüğünüz panik atağın size rahmet olarak gelmesini ve onunla samimi bir sohbet geçirmeyi nasıl buluyorsunuz bilmem? Ben danışanlarıma özellikle tavsiye ediyorum.
               Üniversiteye giderken harçlığımı kazanmak için taekwando hocalığı yapıyordum. Bir özdisiplin sporu olan taekwandoyu hak eden biri olsa da uygulasam diye içimden çok geçiriyordum. Dilenci kılıklı pis bir adam otobüse bindi dengesiz dengesiz ona buna çarpıyor özür bile dilemiyordu. Hiç acınacak bir hali de yoktu sonra bana geldi omuzuma dayandı” elini çek” dedim. "Ne oldu, gıcık mı oldun" dedi. Cevap vermedim ama bir anda sevinç duydum çünkü bu adam (o anki aklımla ) dayağı hak etmişti. Bacağına, karnına uygun noktalara 2 vuruş yaptım adam 2 büklüm oldu ama kızmadı ve cevaben bana bir şeyde yapmadı,demedi ve ne mi oldu? Bendeki vicdan pıt pıt atmaya başladı. Adam ilk durakta indi ve tabi bende. Onu biraz uzaktan takip ettim. Bir çöplüğün yanında durdu, oradaki kedileri sırayla alıp sevmeye başladı,  sonra çöpleri karıştırdı ne buldu bilmiyorum kedilere verdi. Hayvanların sevdiği korkmadığı bu adam kötü olamazdı.
                 Yanına gittim ve ona çok üzgün olduğumu ve özür dilemek istediğimi söyledim gülümsedi ve “iyi geldi ama” dedi. Ney diye soru verdim.“Dayak!” dedi. Utandım niye diyemedim ama o cevapladı. Benim bir iş yerim, arabam, her şeyim vardı kumarda kaybettim, çok canlar yaktım. Eşim iki çocuğumla kaçtı onlar gidince iyice borca girdim ve işin içinden çıkamadım… Halim bu! Sen vurmasan vuracak birini mutlaka bulurdum dedi. Ona göre kendini cezalandırmak bir ibadetti… günahlarına keffaret olduğunu sanıyordu.O kadar bilgili biriydi ki onunla her gün yarım saat kadar sohbet ettik, çok şey öğrendim..Mesela düşene tekme atan biri değil elinden tutup kaldıracak insan oldum.Allah Duran abime rahmet eylesin. Bu dünyadan ayrılalı oniki yıl oldu son beş yılını eski bir kitapçıda çalışarak geçirdiğini öğrendim. Bizim verdiğimiz azıcık bir değer bile onu şahlandırmıştı. Keşke çok önce tanışsaydık,demiyorum çünkü her şey tam zamanında gerçekleşir. Şu anda yaptığım meslek %100 İNSANLARA DEĞER VERMEK üzerine.
Hepiniz çok değerlisiniz. En derin sevgilerimle.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-GBGQR9HF6V