Bizim kültürümüz de her şeyi çok sorgulayanlar için kullanılan bir deyim vardır, "ahiret suali mi soruyorsun be kardeşim" diye.
Kur’an’ı referanslı bu bilgi kıyametten sonra mahşerde Mizan terazinin kurulup günahların ve sevapların karşılığını bulacağı ahiret hayatına ait bir durum.
Sorular ne zaman sorulacak ve ne sorulacak?
İşte bu konuda dini kaynaklarda farklı bilgiler olsa da İyi bir Kur’an takipçisinin bu soruya vereceği cevap bellidir. Farklılıklar her ne kadar rahmet olarak değerlendirilse de ahiret hayatına ait en doğru bilgiyi yine her şeyin sahibi olan Allah (CC) verecektir. Dolayısıyla yaşadığımız kozmik âleme ait olmayan bu bilgi hakkında söylenen farklı bilgilerin hiçbir kıymeti harbiye’si yoktur. Dini anlamanın algılamanın en kolay yolu tabi ki sormak ve sorgulamaktır. Ancak ne var ki ilk ulaşılan bilgiyi doğru kabul etmek araştırma ruhuna ters olduğu gibi kazığa çakılmış sabit fikirli olmak demektir. Bu da evrensel bir kitap olan Kur’an’a aykırıdır.
Öyle ya 1500 senedir hüküm sürmüş ve kıyamete kadar da sürecek olan bir kitap belli bir çağa hitap edip ondan sonra tıkanıp kalır mı? Dolayısıyla tıkanan kutsal kitabımız değil bizim anadan doğma Müslüman oluşumuzdan araştırmayıp bize sunulanı kabul ettiğimizle alakalı bir durum. Hadi hayattayken yaşadığımız onca yanlış neyse de bir de ölürken veya öldükten sonra da hatalar devam ediyor.
Neymiş efendim, adam son nefesini verirken başında bulunup şehadet getirtmek lazımmış! Yaşarken sana lazım olan emirleri yerine getirme ölürken getir şehadet kurtul. Kur’an’ın emirlerine uyanlar uygulayanlar enayi mi? Veya Allah’ın Adl (Adalet sahibi) sıfatıyla bağdaşır mı?
Hadi bunu da geçtik, bir de insanları kabirle korkutmaları yok mu evlere şenlik. Mevta kabre konulunca iki melek gelip Rabbin kim, kimin ümmetisin, ne kadar namaz kıldın, ne kadar ibadet yaptın diye soracakmış? Kim nerden görmüş de böyle olduğunu anlatıyorlar, Kur’an’ın böyle bir anlatımı da yok bu sorularla ilgili. Bize şah damarımızdan daha yakın olan yüce Rabbimiz bizim ne yaptığımızı gayet iyi görüyor, iyi biliyor. Soru şekliyle de ilgili ne kadar yaptın, ne kadar yapmadın diye değil niye yapmadın, niçin yapmadın diye irademiz sorgulanacak. Öyle ya yapmamız veya yamamamız istenen şeyler bize verilen iradeyle gerçekleşecek şeyler. Dolayısıyla sorgulanacak olan iradedir. Bu bir, ikincisi kıyametten sonra mahşer toplanıp, mizan kurulacak, ödül ve mükafat orada belirlenecek. Kur’an’ın öğretisi bu şekildedir. Bununla ilgili de birçok ayetler mevcuttur ki en güzel örnekte günde beş vakit namazlarımız da okuduğumuz Fatiha süresinde geçen Malik-i Yevmid-din’dir. Din günün maliki, sahibi olan Allah (CC) o gün tek tek hesapların görüleceğiniz yine Yüce Kur’an’ında bildirmektedir. Yaptıklarımızdan-yapmadıklarımızdan, yapabildiklerimizden-yapmak isteyip de yapamadıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Rabbim hesabının şuurunda olup kolay verenlerden eylesin.
Haydi kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…