Hamide KURUBAL

Tarih: 02.07.2017 08:34

Ah AN da ŞİMDİ

Facebook Twitter Linked-in

Hayatımızı kontrol altına alıp tutabilirsek mutluluğu yakalayabileceğimizi, belkide tanrısallığa ulaşabileceğimizi zannediyoruz. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan bizler aslında için için ölümsüzlüğü arayıp duruyoruz. Bununla beraber bir yerlerde bir yanlışlık yaptığımız aşikar! Neden mi ? Mutluluk, ölümsüzlük gelecekte bir yerlerde değil daha büyük başarılarda da değil, hatta bir takıp güçlerin uğraştığı gibi tüm dünyaya sahip olmaktada yatmıyor...O, şimdi şu anda ve tamda BURADA!.. Bunu okurken, şu an hiçbir derdiniz var mı ? Yok! Ne zaman var ? Zihin geçmişe gidip oradan bişeyler getirince ve geleceğe gidip birşeyler tasarlayınca var. Ama şuan hiç bir derdimiz yok. Bunu hissetmek istiyorsak ta onu eylemle değil,durarak hissedebiliriz. Farkında olmadan bu satırları okurken bile durmuyorsunuz. Kim bilir ne hayallerdesiniz,haberiniz olsun. Hadi şimdi bi geri yaslanın gözlerinizi kapatıp, bi nefes alıp verin.. evet bir nefes alalım değil mi ya! Verirken acele etmeden ve  keyifle...Ayaklarınızı bastığınız yeri hissedin ve oturduğunuz yeri ve tüm bedeninizi... Işıklar yanmaya başladı değil mi ... An ve farkındalık!... Bambaşka birşey değil mi:))
Neyse...
 Konumuza dönersek eril ve ve dişil enerji kaynaklarını duyanınız vardır. Bir şeylerin peşinde koşmak eylemdir, harekettir. Bu ERİL enerjidir, ilmi tabirle YANG dır. Durmak ise DİŞİL enerjidir yani YİNG dir. Biz dişili arzu ediyoruzda durmayı bir türlü bilmiyoruz (......)
Dişil enerji aynı zamanda sevgi , şefkat, kabule geçiş, teslimiyet gibi kavramları ve özellikleri içerir. Teslimiyete geçemeyenlerin kulakları çınlasın..!Bir dursunlar ve şefkatle, sevgiyle tekrar baksınlar olaylara ... Hayat başarılarını artıracak bir sır söylüyorum anlayana ... Dişiliyle bütünleşememiş eril eylemlerde öfkeye, şiddete , yoksunluğa, yokluk kıtlık ve savaşlara sebep oluyor. Günlük hayatımızda ve dünyada böyle tezahür ediyor. ( Aklıma Ortadoğunun hep savaşlara düçar olması ve elde edilmeye çalışılması geldi. Yani eril enerjinin oradaki    dişil enerjiyi elde etme mücadelesi... bu konuya şimdi girmiycem, belki başka zaman )
Çok fazla teoriler var insanlığın kendisini daha önce yok ettirdiğine dair..Helak eden kavimler geliyor aklıma ... Aman aman insanlığımız bitmesin!!!
Biz kadınlar kızarız belki " Adam gibi adam ol " tabirine . Oysaki adam gibi adam dişiliğiyle bütünleşmiş bir eril enerjidir. Ne çok yumuşak ne çok sert. Tamda şu anda bir soru var karşımızda:
"Neyi seçeceğiz ? Yapmayı mı yıkmayı mı ? Sevgi ve şefkatle yol almayı mı öfke, nefret ve şiddetle yıkmayı mı ?" Her ikiside içimize konulmuş. Dünya gezegeni İkiliklerin gezegeni..Aslında iki seçimide yapabiliriz . Tabi kollektiften gelen bir cümlemiz var "  bu sadece benim seçimimle mi değişecek ya da oluşacak ? " Hep başkaları da var değilmi ?Oof of!
Bunu okuyan ve muhatabım sensin sadece sen. Sen hele yürekten yap bu seçimi ve seyreyle... Odağımızı her zaman pozitife odaklamalıyız ki o enerji üretilsin. Neyi istemediğimize değil, neyi istediğimize odaklanmalıyız aynı mekanda birbirine tamamen zıt fikirler üretenleri tanıdım üstelik aynı şeye bakıyorlardı. Biri her şeyi güllük gülistanlık görürken diğeri tam zıttı şekilde görüyordu çünkü bakış açısı öyleydi, odağı farklıydı.
Tarihiyle , kendisiyle, birbiriyle , dünyasıyla barışık, gülen yüzlerin olduğu, huzurlu, bereket içinde bir Türkiye 'ye aklımı, gönlümü hayallerimi ve  yüzümü cevirdim.
Peki neresinden başlayacağımızı anladıkmı bu vizyonun ? Sistem içerden dışarıya işliyorsa bu "BEN"den başlayacak yani "SEN"den . Ben ve sen biriz. Değişim böyle başlayacak.
Sizi bizatihi tanımasam da hepinizi seviyorum,hepinize teşekkür ediyorum, herkesi sevgiyle affediyorum, af diliyorum.Naçizane..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-GBGQR9HF6V