Elbette, memnuniyetle.
İnsanların içlerindeki cevheri keşfetmeleri yolunda onları cesaretlendirerek, gelişmelerine katkı olmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Bu uğurda kitaplar yazmak, eğitimler vermek, öğrenmek, öğretmek, paylaşımlarda bulunmak ise bu hayatı yaşama sebebim sanıyorum.
Üniversite yaşamım Bilkent Üniversitesi İşletme bölümü ile başladı. Boston’da MBA ve Işık Üniversitesinde Çağdaş İşletme Yönetimi doktorası yaptım. Organizasyon ve stratejik planlama alanlarında kurumsal şirketlere danışmanlık yapan organizasyonel yapılarda görev aldım. Son on beş senedir Aile Şirketlerinde profesyonelleşme üzerine çalışmalar yapmaktayım. Bu konuda ‘Bizim Şirket’ adlı bir kitabım daha var. Ayrıca Özyeğin Üniversitesinde de ‘Aile Şirketlerinde Çağdaş Yönetim ve Girişimcilik’ dersleri vermekteyim. Yaklaşık on iki senedir de Koruncuk Vakfında Mütevelli Heyetinde görev yapmaktayım.
‘Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir’ kitabınızın ortaya çıkış hikayesini anlatır mısınız?
Elbette. Lise yıllarında fazla kilolarından mustarip iki ergen kız çocuğu olarak en yakın arkadaşım ile birlikte tesadüfen bulup okuduğumuz ve o dönemde yaşamlarımızı dönüştüren Fransız bir kadın yazara ait bir gelişim kitabının öğretilerinden yola çıkarak, kendi hikayemi gerçek karakterlerle bütünleştirdim. Böylece okuyucu kendisini kahramanlarımız ile özleştirerek dışarıdan gözlemleyecek ve belki de içinde gizlenmiş daha etkili ve yeni bir benliği ile tanışma fırsatı yakalayacak.
Birbirinden farklı iki genç kadının hayata bakış açısı, deneyimleri ve kişisel yolculuklarını ele aldığınız kitabınızda yaşanan şehrin kişilere yansıması nasıl? Bu hikaye İstanbul’da olsa çok farklı olur muydu?
Hikayemiz Boston’da geçiyor. Şehrin labirentlere benzeyen Boston Logan havalimanı, tarihi metrosu, enternasyonal nüfusu, insanlarının umursamaz, soğuk karakterleri kitabın içerisinde yer yer konu ediliyor. Kitapta sert ilkim şartlarının kişilerin sosyal yaşamlarını, yemek yeme ve spor yapma alışkanlıklarını negatif yönde etkilediğinden de bahsediliyor.
Eğer bu kitap İstanbul’da geçseydi, Maslak civarlarında modern yeni çağ mimarisine sahip çok katlı bir binada çalışırlardı karakterlerim. Hafta sonları grupça toplanır kahvaltılarını, İlter’s Coffee Kahve Dükkânında yaparlardı. Teras katından Galatayı, Kasımpaşa’yı, Ayvansaray’ı, Stevi Stefan Kilisesini, Fener Rum Lisesini ve Balat’ı izleyerek felsefi sohbetlere dalarlardı. Kocaman çay ve kahve bardaklarıyla keyifle çay ve kahve içerlerdi. Arnavut kaldırımlarını İstanbul’a kazandıran Arnavut işçilerin yerleştiği Arnavutköy’de gezerlerdi. Otantik semtin tarihi iskelesinden, mistik sokaklarından, renkli cumbalı evlerinden bahseder, buralarda bol bol yürüterek düşündürürdüm karakterlerimi. Semt turlarına çıkartır, Kapalıçarşı’nın gizemli hanlardan geçirerek #patavatsızsadrazam’ın otantik kafesinde manzaraya karşı kahve sohbetleri yaptırırdım.
Sizin İstanbul’da bir gününüz nasıl geçiyor? En sevdiğiniz, vakit geçirmekten keyif aldığınız yerler nereler?
Sabahın erken saatlerini çalışarak veya eğitici kitaplar dinleyerek geçiririm. Spor dersim yoksa Hidiv Kasrı’na yakın olduğum için en az iki üç tur Kasır da yürüyüş yaparak Storytel den eğitici yayınlar dinlerim. İsteyenler ‘Mükemmelik Ayrıntılarda Gizlidir’ kitabını da Storytel den dinleyebilirler. Güzel bir yürüyüş arkadaşı olduğu okuyucularım tarafından belirtildi… Arkadaşlarımla şehirde yürüyüşler planlayarak yeni yerler keşfetmeyi severiz. Beykoz Cam müzesinin arkasından Beykoz korusuna geçip boğaz hattına inerek Yalı 77’de kahvaltı etmek, Yalıköy’ün tarihi sokakları, Beykoz Mecidiye Kasrı, Beykoz Çayırı yine sevdiğim yerlerin başında geliyor.
Okuyucu yorumlarından unutamadığınız birkaç tanesini paylaşır mısınız?
Tabi etkilendiğim birkaç yorumu sizinle paylaşmak isterim.
--“Kişisel gelişim okumak sıkıcıdır sanırdım, teoriler, teoriler, bunları hayata geçirmek kolay mı? Sıkılırım şöyle yapın, böyle yapın denmesinden. Çünkü herkeste aynı etkiyi yaratamaz verilen tavsiyeler, kendi yolumda doğruyu bulmak ve ilerlemek isterim. Filiz nasıl davranırdı diye nasıl uygulardı diye düşünürken teoriler beni sıkmaya başlar, kitap da elimde erir gider. Ama önüme bir kitap koydu arkadaşım, bu başka dedi. Kitabı elime aldım iki günde aktı gitti… Kendimi dışarıdan birebir gözlemleme şansı edindim, bu beni harekete geçirdi ve değişim yolunda ilk adımlarımı attım. Kadim bilgeliğin kalbimizde olduğunu sadece uyandırılmaya ihtiyacı olduğunu anladım.”
--“O kadar çok altını çizdiğim, notlar aldığım yer oldu ki, bu yoruma sığmaz, kendimden çok şey buldum… Kitabın sonundan o kadar etkilendim ki anlatamam. Kitabı okuyacak ve okumuş olanlar beni anlar.”
“Kişisel gelişim kitaplarına her zaman mesafeli durmuşumdur. Bu kitaba ön yargı ile başladım açıkça söylemem gerekirse. Hem de amma kalın dedim kendimce. Toprağı okulda beklerken 4-5 sayfa okuduktan sonra devamını su içer gibi okudum. İki farklı karakterin davranışlarını ve tamamen farklı hayatlarını okumak kendinize sorular sormanıza neden olacak. Birisi bu ışıltılı hayatı ben seçtim diye yaşıyorken diğer arkadaş günü kurtarmaya yönelik yaşıyor, pek çoğumuz gibi. Ben olsam ne derdim, ben olsam acaba ne yapardım, Yasemin sen aynı bensin! diyerek okudum pek çok sayfasını. Sevgili yazarım, Chantalle gibi benim de bir baş ucu kitabım var artık, Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir.”
Sırada yeni projeler kitaplar var mı?
Eğitimler, seminerler var sırada. 2005 yılından beri yaptığım çalışmalarımda; Aile şirketlerinin, özellikle yeni nesle geçiş sürecinde acil desteğe ihtiyaç duyduklarını gözlemliyorum. Şirketler ticari kuruluş olmalarına rağmen bir yaşam döngüsüne sahipler, doğuyorlar, gelişiyorlar, büyüyorlar ve çoğu zaman da düşüş döngüsüne girebiliyorlar aynı insanlar gibi. Ancak şirketler ölümlü olmak zorunda değildir. İşte, sıradaki hedefim, SP Eğitim Danışmanlık olarak ‘Bizim Şirket’ kitabımın öğretilerini şirketlere birebir uygulatarak yaşam döngü grafikleri düşüşe geçmeden grafiğin yönünü yukarı yönlenmesini ve şirketlerin bir nevi küllerinden yeniden doğmalarını sağlamaktır.
Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Gençlere önerilerim;
Her ne iş yapıyorsanız, onu en iyi ve en güzel şekilde yapmaya gayret edin. O iş ile ilgili araştırma yapın işi yaparken sanki bir sanat eseri yaratıyormuş gibi hissedin.
Bir fincan kahve bile yapıyor olsanız O kahveyi hazırlarken o anın en güzel versiyonunu sunmaya özen gösterin.
İşinizde ilerlerken kendinize şu soruyu sıkça sorun: 'Eğer ben kendimin patronu olsaydım, şu anda kendimden nasıl bir iş çıkarmamı beklerdim?'
Hayata karşı meraklı olun, gözlemleyin ve hayranlık duyun. İnsanları anlamak için dinleyin ve onların içsel güzelliklerini göz önünde bulundurarak yorumlar yapın. Arkadaşlarınızın en duygu dolu, mutlu veya en zor günlerinde yanlarında olmaya çalışın, onları da bir süperstar'ı desteklermiş gibi her zaman destekleyin."