G-GBGQR9HF6V
9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Telefon çalınca yıkılmak üzere olan köprüdeki 200 kişiyi ölümden kurtardı
Sel felaketinin yaşandığı Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde benzinlik istasyonu işleten bir kişinin aldığı telefon sonrasında Ezine Çayı üzerinde yıkılan köprüde, öz çekim ve canlı yayın yapan 200’e yakın kişiyi uyararak kurtardığı ortaya çıktı.
Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde meydana gelen selden sahip olduğu akaryakıt istasyonunun çatısına çıkarak kurtulan 5 kişiden biri olan istasyon sahibi Mustafa Yücetürk, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı'na anlattı.
Yücetürk, sel olmadan önce yüksek köylerin bir tanesinden telefon aldığını ve telefonla birlikte evinden çıkarak Ezine Çayı üzerinde selde yıkılan köprüye geldiğini söyledi. Yücetürk, köprü üzerinde 200 civarında kişinin selfie (öz çekim) ve canlı yayın yaptığını belirterek, bunları uyararak olay yerinden uzaklaştırdığını ayrıca istasyonda bulunan müşterileri ile komşularını da uyararak evlerini tahliye etmelerini sağladığını kaydetti.
Vatandaşları uyardığı sırada selin geldiğini fark etmediğini anlatan Yücetürk, kendilerinin de selde mahsur kaldığını ve kepçe yardımıyla 5 kişinin istasyonun çatısına çıkarak kurtulduğunu belirtti.
“4-5 saat boyunca benzinliğin çatısında mahsur kaldık”
Yaklaşık 5 saat boyunca benzinliğin çatısında mahsur kaldıklarını söyleyen istasyon sahibi Mustafa Yücetürk, “Olay anından 10-12 dakika önce evimdeydim. Bana telefon geldi, buranın 15 kilometre ötesinde yüksek bir köyden çay koptu geliyor diye. Bu çay Bozkurt'a sığmaz herkes orayı terk etsin dedi. Hemen evimden arabaya atladım, kornoya basa basa odunların yığıldığı ve bir süre sonra yıkılan köprünün olduğu yerde 150-200 kişi ellerinde telefonla selfie çekiyorlardı. Yani köprünün üzerinden canlı yayın yapıyorlardı. Millet çayın yükseleceğine tahmin edemedi. Ama ben o köyden telefonu aldıktan sonra ‘çay koptu geliyor' deyince, kafamdaki hayalde çayın öyle küçük gelmeyeceği belirtisinde olduğu için milleti uyara uyara köprünün alt kısmında yaklaşık 300 metre aşağıda bulunan benzin istasyonuma geldim. İstasyonda bulunan araçları ve buradaki insanları uyardım, karşımızda bulunan, balkonda duran insanları uyardık. Komşulara seslendik, binadaki insanları uyardık" dedi.
Uyarı yaptıkları sırada çaydaki taşkının artarak geldiğini söyleyen Yücetürk, "Gördüğümüzde geç kalmıştık. Kendi oğlum, ben, istasyon müdürüm Salih abi ile bir elemanımız ve bir müşterimiz kalmıştı istasyonda. Oğlum, sel suları gelince yan tarafta bulunan nalburun kepçesini aldı ve kepçenin üzerinde oğlumu gördüğümde ‘baba' demeye kalmadı, dizlerimizin üzerine sel suları çıktı. Hemen kepçeye atladık, istasyonu terk edip Abana yoluna çıkmak isterken binaların arasından nehir gibi sel sularının aktığını gördük. Zoraki benzinliğe gerin dönüp kendimizi istasyonun çatısına güç bela zor attık. 4-5 saat boyunca benzinliğin çatısında mahsur kaldık. Sular, dağlar olup taştı. Şehir merkezinde üç kere nehir akıp geçti. Diğer nehir ayrı aktı. Sular yükseldi, arabalar suyun yüzünde yüzer oldu. İnsanlar, araçlar, ağaçlar gözümüzün önünden sanki bir harita şeridi gibi gelip geçti" diye konuştu.
İHA