Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesinin bağlı bulunduğu Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Nurettin Yiyit, Türkiye'nin Kovid-19 ile mücadele sürecini
"Aslında ne olduğu ve nelere yol açacağını bilmediğimiz bir düşmanla karşılaştık ve bunun en ön cephesinde biz sağlıkçılar yer aldık. Bulunduğumuz hastanede şu ana kadar olan süreçteki en yoğun ve en yüksek rakamlarda hasta yöneten merkezlerden biri oldu." diyen Yiyit, Kovid-19 ile mücadeleye ülke olarak bazı kazanımlarla girildiğini söyledi.
Doç. Dr. Yiyit, "Dünyada bizden önce bu işle tanışan ülkelerin kazanımlarının üzerine kendi reflekslerimizi ve yılların getirdiği birikimimizi ekledik. En büyük kazanımımız şuydu; sağlık alt yapımız çok iyiydi. Özellikle sağlıkta dönüşümle hastanelerimizin odaları ve yoğun bakımların gelmiş olduğu ileri nokta bizim gücümüze güç katkı. Diğer konu da sağlık çalışanlarımızın donanımlı ve pratik, özellikle yoğun süreçleri yönetme konusundaki tecrübesidir. Bir başka gücümüz de bizim dijital alt yapımız çok güçlü. Bizim verileri analiz edebilen, Sağlık Bakanlığımızdaki bütün verileri çekebilen sistemlerimiz var. Bu da bizi planlama başarısına götürdü." diye konuştu.
Tedavi stratejilerinde de erken müdahalenin öne çıktığını aktaran Doç. Dr. Yiyit, şu bilgileri verdi:
"Yani tedavi protokollerimizi hastalığı durdurmak ve hastaları yoğun bakıma vermemek üzerine kurguladık. Bizim rakamlarımız zaman zaman büyüse de ölüm rakamlarımız hep küçüktü. Bunun sebebi de hiçbir zaman hastalarımızı ilaç, yatak, yoğun bakım yokluğuna bırakmadık. Sağlık çalışanı anlamında da bir özveri vardı, ihtiyaç olan yerlerde yer değişikliği yaparak eksikleri tamamladık. Bugünlere kadar gelindi. Sağlık çalışanları yaklaşık bir 9 ay, aslında bu işe bazen sevdiklerinden, bazen kendi normal hayat fonksiyonlarından, yaşam tarzlarından ciddi fedakarlık yaparak geldiler. Bu süreci, dünyayı çok uzun bir süre beyaz tulumun içinden, bir siperin arkasından biraz bulanık gördüğümüz, bazen de ucunun nereye gittiğini bilmediğimiz korku dolu günlerle geçirdik. Allah'a çok şükür hazirandan sonra ciddi bir iniş trendi yakalamıştık, o bize dinlenme ve mola imkanı tanıdı. Akabinde tekrar bir yükseliş trendi yakaladık. İlk tecrübenin getirdiği kazanımlarla bu ikinci yükselişi daha iyi yönettik. Şu an geldiğimiz nokta da çok ciddi bir düşüş yakaladık."
"Hızla düşen hasta sayıları sağlık çalışanlarına nefes aldırdı"
Doç. Dr. Nurettin Yiyit, hızla düşen hasta sayısının, sağlık çalışanlarına nefes aldırdığını dile getirerek, "Bizler sağlık çalışanı, bu işin profesyoneli olsak da özünde her birimizi anneyiz, babayız, kardeşiz, bir annenin, babanın çocuğuyuz. Her yoğun bakıma giren ve korku dolu gözlerle bakan kişiye aslında biz orada durduğumuz sürece biraz da umuduz. Her bir nefes için yalvaran ve bir başkasının elini tutma arzusu hisseden kişinin yanındaki kişiyiz aslında. Bu dönemde bir o yoğun bakıma giren ya da o kovit odalarında 15 günlük süreyi geçiren insanların umudu olmak, bu nedenle dik durmak boynumuzun borcuydu." şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarının bu süreçte duygusal olarak da çeşitli zorluklar yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Yiyit, şöyle devam etti:
"Bu süreç birazcık özlem, biraz uykusuz, biraz stresli, biraz mesafeli ama her şeyden önce insanların arzuladığı nefese doyma hissini tekrar kazandırmak ve sevdiklerine tekrar kavuşturma mutluluğuyla geçen bir süreç oldu. Çok üzüldüğümüz anlarımız oldu. Özellikle çok genç yaşta kaybettiğimiz az da olsa hastamız oldu. Onların verdiği üzüntü, mutsuzluk tarifi çok mümkün olmayan anlar oldu. Aslında fiziksel anlamda yaşadığımız yorgunluk dolu bu 9 ayın yanında duygusal anlamda da EKG çizgisi gibi çok indiğimiz, çıktığımız anlarımız oldu."
- "Pandemiden sonra akılda sağlık çalışanlarının özverisi kalacak"
Doç. Dr. Nurettin Yiyit, bu süreçte sağlık çalışanları ve habercilerin evde kalamayan ve sürekli sahada çalışan kesimlerin başında geldiğini aktararak, "Biz bu beyaz önlüğü giydikten sonra artık kendi canımızdan çok bize emanet edilen canlar için yaşayan insanlar oluyoruz. Bu anlamda bizim mesleğimiz kendi canından daha kıymetli canlara olabildiğince daha uzun hayatta kalabilme ve başka canlardan kopmasını engelleme üzerine kurulmuş bir yaşam tarzı." değerlendirmesini yaptı.
Mücadele sürecinde birçok sağlık çalışanın da hastalığa yakalandığını, bu isimler arasından bazılarının kaybedildiğini belirten Yiyit, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu süreçte bu verilen mücadele aslında ciddi manada takdire şayan bir mücadele ki halkımız bunu çoğu zaman bu çabaya karşılık verdi. Sağlık çalışanlarının bu mücadelesinin kalplerde karşılık bulduğuna biz adımız gibi eminiz. Bize olan takdir, saygı ve destek her anlamda kendini sahada gösterdi. Buna karşılık da sahanın bu tarafında Allah'a şükür cepheden kaçan, cephede bulunmak istemeyen çok sağlık savaşçısı olmadı. Hiç olmayan yoğun bakım, klinikler çok hızlı açılabildi. Belki yılları alacak organizasyonlar çok hızlı hayat buldu. Bu içinde bulunduğumuz hastane 45 günde yapıldı. Sadece bu hastanede biz 12 binin üzerinde insanı taburcu etmenin mutluluğunu yaşadık. 12 bin defa eve huzurlu gitmemiz için bir imkan doğdu. Bu mücadelenin en ön cephesi olan bu pandemi hastanesinde hizmet veren arkadaşları gönülden alkışlamak lazım ki Dünya Sağlık Örgütü de bunu bence çok anlamlı bir şekilde ve Sayın Bakanımızın teklifiyle yaptı. 2021'i Uluslararası Dünya Sağlık Çalışanları Yılı olarak ilan etti. Bu belki de bu özverili, ne olacak kaygısı güdülmeden ve empati duygusunun zirveye ulaştığı mücadelenin taçlandırılmış hali oldu. Bu anlamda da çok yerinde ve doğru bir şey yapıldı. Eminim bu pandemi geçtikten sonra akılda kalacak şeylerden bir tanesi de sağlık çalışanlarının bu özverisi olacak."AA