G-GBGQR9HF6V
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol başkanlığında, Fatih Mahallesi'ndeki bölgede omurgalı hayvanlara ait fosillerin ortaya çıkarılması için kazı çalışmaları 24 yıldır titizlikle sürdürülüyor.
Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, , kazı çalışmalarına başladıkları ilk yıllarda çok karmaşık ve yoğun bir fosil potansiyeliyle karşılaştıklarını sonraki yıllarda daha homojen ve eklemli fosiller çıkmaya başladığını söyledi.
"İğneyle kuyu kazar gibi dişçi aletleriyle yaptığımız kazılardı"
İlk yıllarda çok sayıda gergedan kafatası bulduklarını, bunların da Çankırı Müzesi'nde sergilendiğini belirten Erol, şunları kaydetti:
"1997 yılında bu alana girdiğimiz zaman ilk yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bir alanda kazı çalışması yaptık. Kazılar her yıl iğneyle kuyu kazar gibi dişçi aletleriyle yaptığımız kazılardı çünkü fosillerin bulunduğu ortamlar ne yazık ki çok sertleşmiş kil tabakaları, çok taşlaşmış hatta kayaç haline gelmiş kil tabakaları halindeydi. Kazılarda kullandığımız dişçi aletleri bile zaman zaman dayanamıyor. Biz diş hekimlerini bıktırdık, dişçi aletleri alacağız diye ne kadar diş hekimi tanıdığımız varsa kullanmadıkları bütün dişçi aletlerini ellerinden alarak kazı yapmaya geliyoruz çünkü alana gerçekten kazı aletleri dayanmıyor. Çekiçler, kürekler çok çabuk kırılıyor."
Fosilli alanların genellikle ulaşımı oldukça zor ve sıkıntılı yüksek dağlık ve tepelik alanlarda bulunduğunu belirten Erol, "Oysa bizim çalıştığımız alan şehrin göbeğinde yer alan bir alan. Tabii bu iyi mi kötü mü? Bir taraftan artıları var, kolay çalışılabilecek bir alan, bir taraftan eksileri var çok kolay tahrip edilebilen bir alan çünkü yol üzerinde bulunduğu için korunması oldukça sıkıntılı." diye konuştu.
Bugüne kadar yaklaşık 5 bin metrekare alanda kazı çalışması yaptıklarını, alandaki kazı çalışmalarına ilk başladıklarında fosilleri 7,5-8 milyon yıla kadar tarihlendirdiklerini anlatan Erol, son zamanlarda yapılan kazı çalışmalarında çıkan hayvanlara ait fosillerin ise 9 milyon yıl öncesine kadar gittiğine vurgu yaptı.
"Her an yeni bir türle karşılaşabiliriz"
Ortaya çıkan fosillerle, Çankırı'nın milyonlarca yıl önce ormanlarla kaplı, sulak alanları olan fillerin, gergedanların, atların, yırtıcıların olduğu zengin bir doğaya sahip olduğunu söyleyebileceklerini anlatan Prof. Dr. Erol, şu bilgileri verdi:
"Dolayısıyla 9 milyon ile 8 milyon yıl arasında tarihlendirilen bir grup hayvan faunasının yaşadığı bir lokalite ki burada ormanlık alanlarının olduğu, bol miktarda tatlı su göletlerinin ve nehir yataklarının bulunduğu, çok sayıda ele geçen atların atalarına ait fosillerden açık otlaklı savan ortamları ile bol ormanlık alanlarla birlikte 3 farklı ekolojik ortamı tespit ediyoruz. Bu çerçevede en fazla sayıda yaşayanlar gergedangiller dediğimiz hayvanlar, atlar, yaban atları, onun dışında etçiller içinde hyena (sırtlan), testere dişli kedigiller ile değişik türden etçillerin yanı sıra antilop, geyik, yaban koyunu ve keçisi, bizon türü hayvanlar ve filgiller ile zürafalar gibi 40'ın üzerinde türe ait fosil buluntu ele geçmiştir. Bu çalışmalarda her an yeni bir türle karşılaşabiliriz. Bu alanda şimdiye kadar toplam numaralı olarak yani türünü tanımlayabileceğimiz nitelikte numaralandırılmış fosiller 4 binin üzerindedir. Onun dışında numarasız bazı önemli fosiller de diğer sedimanlar (tortu) içinde bulunabiliyor. Hepsini topladığımız zaman 5 binin üzerinde fosil ele geçmiştir."AA