UZAKTAN EĞİTİM EŞİTSİZLİKLERİ DAHA DA ARTTIRDI
Pandemi koşullarında başlayan 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısı 22 Ocak 2021 tarihinde sona erecektir. 2020-2021 eğitim öğretim yılı başlamadan önce okulların açılma tarihi çok önceden belli olmasına rağmen ne yüz yüze eğitim, ne de uzaktan eğitim uygulamalarına tam anlamıyla hazırlık yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yaşanan sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kalmıştır.
Her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak bu dönemde daha da güçleşmiştir. Özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açmıştır.
Eğitim-Öğretimin 1. Yarı yılı tamamlanırken bir tarafta hem tablete, hem bilgisayara hem de akıllı telefona erişen öğrenciler, diğer tarafta herhangi bir cihaza sahip olmadığı için akşam ebeveynlerini bekleyen ve onun cep telefonundan internete girmeye çalışan hatta evinde televizyonu olmayan olsa dahi kalabalık hanede yaşadığı için televizyon önceliği olmayan öğrencilerin mağduriyetlerini gideremeyen çözüm üretmeyen bir MEB gördük.
Kamusal eğitim anlayışından uzaklaşan bakanlık özel okulları her fırsatta desteklerken , devlet okullarında uzaktan eğitime erişim ve teknolojik araç eksiklikleri sorunu bir türlü çözülememiştir. Yüz yüze eğitimde yaşanan eşitsizlikler uzaktan eğitim süreciyle daha da derinleşmiş, bütün yük öğrencilerimizin, velilerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın üzerine yıkılmıştır.
Kamusal eğitim, siyasal iktidarın ve bir bütün olarak devletin ekonomik ve demokratik talepleri karşılaması için zorlandığı, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını ifade eden bir kavramdır. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.
Eğitim ve bilim emekçilerinin evdeki emek süreci ve karşılaştığı güçlükler hakkında bir çalışma yapmayan MEB, bu görünmezlik algısıyla öğretmenlere eğitim ve deneyimlerinin dışında kalan işler vermek gibi uygulamalara girişmiştir. Öğretmenlerimiz hafta içi ve cumartesi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 20.00’den sonra uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmıştır. İnternet, bilgisayar ve tablet desteği görmeyen öğretmenlerimiz, uzaktan eğitim sürecinde esnek çalışmanın her türlü olumsuzluğunu yaşarken ek ders ücretlerinin ödenmemesi, mesleği dışında görevlendirme yapılması, vb. pek çok mağduriyet yaşadığı gibi meslek onurumuzu zedeleyen her türlü söylemle de karşı karşıya bırakılmıştır.
MEB’in karne notu vermek adına yüz yüze sınav yapma denemesinin başta sendikamız olmak üzere, toplumun tüm kesimlerince tepkiyle karşılanması üzerine bu uygulamadan vazgeçilirken, milyonlarca öğrencinin derse katılamadığını bile bile ‘derse katılım performans notu’ adı altında not verme işlemi başlatılmıştır.
Eğitim Sen olarak not verme işlemi için yönetmelikte yapılan değişikliğin iptali ve not verme işleminin yürütmesinin durdurulması için dava açılmıştır
MEB’in ortaokullar ve liseler için seçmeli ders tercihlerinin 4-22 Ocak 2021 tarihleri arasında yapılacağını açıklamasının ardından geçmiş yıllarda yaşananlara benzer adımlar atılmaya çalışılmıştır. Pandemi nedeniyle uzaktan eğitimin yapıldığı, öğrencilerin eğitime erişim konusunda ciddi sorunlar yaşadığı bir dönemde seçmeli derslerin belirlenmesi sürecinde bazı dini içerikli derslerin seçilmesi için başta Din Öğretimi Genel Müdürlüğü olmak üzere, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri, eğitim yöneticileri, hatta dini dernek ve cemaatler aracılığıyla öğrencilerin ‘zorunlu seçmeli dersler’ olarak ifade edilen dersleri seçmeleri için büyük bir seferberlik başlatmıştır. Eğitim Sen olarak her zaman öğrencilerimizin kendi özgür iradeleriyle ders seçimi yapmaları gerektiğini savunduk.
Eğitim emekçilerinin aşı takvimindeki yeri gözden geçirilerek bir an önce kamuoyuna açıklama yapılmalı ve yeni döneme başlanmadan eğitim emekçilerine yönelik aşılama çalışmalarına başlanmalıdır.
Eğitim Sen olarak, 2020-2021 eğitim-öğretim yılının birinci döneminin bakanlığın özellikle gerekli tedbirleri almaması sonucu öğrencilerimiz açısından büyük ölçüde kayıp bir dönem olmasına neden olmuştur. Bu kaybın daha da artmaması için gerekli tüm önlemlerin alınarak, okulların fiziki olarak salgında güvenle kullanılabilir hale getirilerek ve ihtiyaç duyulan personel (sağlık çalışanı, temizlik görevlisi ve öğretmen) atanarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini düşünmekteyiz.
HABER MERKEZİ