Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürütülen ve yüz binlerce dar gelirli vatandaşı ev sahibi yapmayı hedefleyen "500 Bin Sosyal Konut Projesi", faiz endişesi taşıyan vatandaşlar arasında oluşan soru işaretlerini giderecek açıklamayla netleşti.
"Caiz mi?" Sorusu Cevaplandı
Projenin taksitli ödeme planlarında faiz bulunup bulunmadığı ve dini açıdan caiz olup olmadığı yönündeki yoğun sorular üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun (Bazı yayınlarda da Fetva Heyetleri'nin) konuyu değerlendirdiği ve bir fetva yayınladığı bildirildi.
Yapılan açıklamada, devletin bu projesinin, "ihtiyaç sahiplerini ev sahibi yapma" ve "sosyal destek" amacı taşıdığı vurgulandı. Özellikle ev sahibi olamayan kesimin barınma ihtiyacının temel bir zorunluluk (hacet) olduğu belirtilerek, TOKİ'nin uyguladığı bu modelin, klasik anlamdaki faizli işlem olarak değerlendirilemeyeceği görüşü ağırlık kazandı.
Hacet İlkesiyle Ruhsat Verildi
Fetvada, peşin alım gücü olmayan vatandaşlara kolaylık sağlanması amacıyla yapılan taksitli satışlarda, vade farkının enflasyon kaynaklı değer kaybını telafi etme amacı taşıdığı ve bunun faiz tanımından ayrıldığı ifade edildi.
İşte Diyanetin 05.11.2025 tarihli son fetvası;
Soru: Son açıklanan yüzyılın konut projesi 500bin sosyal konut projesi caiz mi Bu kampanyaya katılıp ev alınabilir mi?
Cevap:İslam'da faiz, kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletmek, ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir.
TOKİ aracılığıyla ev, işyeri veya arsa satın almaya gelince; Toplu Konut İdaresi (TOKİ), isteyen kişilere bu tür gayrimenkulleri peşin veya taksitle satmaktadır. Taksitli satışlarda belli oranda peşinat alınmakta, geriye kalan ise vadeli olarak tahsil edilmektedir. Kalan borç, bir önceki altı aylık memur maaş artış oranı esas alınarak güncellenmektedir.
Görüldüğü üzere söz konusu satım akdinde, gayrimenkulün fiyatı ve sözleşmenin vadesi başlangıç itibarıyla bellidir. Vade sonunda toplam bedelin ne kadar olacağı ile ilgili ortaya çıkan belirsizlik ise meydana gelen enflasyon farkının telafisi için altı aylık memur maaş artış oranı esas alınarak yapılan güncelleme ile tarafları anlaşmazlığa götürmeyecek şekilde giderilmektedir. Dolayısıyla söz konusu belirsizlik akdin sıhhatine engel değildir.
Öte yandan faiz, akitlerde şart koşulmuş karşılıksız fazlalığın adıdır. Hâlbuki söz konusu sözleşmedeki fiyat güncellemesi, enflasyon sebebiyle parada oluşan değer kaybının karşılığı olduğundan faiz kapsamında değerlendirilmez.
Buna göre faizli kredi kullanılmaksızın yalnızca satış sözleşmesi çerçevesinde Toplu Konut İdaresi'nden (TOKİ) gayrimenkul satın alınabilir. TOKİ veya benzeri kurumlardan gayrimenkul alımında peşinatı karşılamak veya vadeli borcu kapatmak amacıyla faizli kredi kullanmak ise caiz değildir.